Kuaföre göstermek dergilerden sayfa sayfa örnek toplamak tarihe karıştı çünkü şimdi teknolojinin kölesiyiz. Beğendiğimiz ve illa ki yanımızda dursun dediğimiz görselleri çeşitli cihazlara yüklüyoruz, yanımızda dolaştırıyoruz. Değişen tek durum bu da değil: Artık Hollywood ve modeller dünyasına ihtiyacımız yok. Örneğin, eski yıllarda kısa saç kulübünün sadık bir üyesi olan bendeniz, Winona Ryder, Kate Moss, Audrey Tautou, Selma Blair gibi hayatının bir dönemini en hoş pixie modellerle geçiren yıldızları defterlerimin arasından eksik etmezken bugün, The Sartorialist, Garance Doré, Hanneli ve Into The Gloss'u tıklayarak, "gerçek" kadınların "gerçek" saçlarına göz atabiliyorum. Gerçek saç derken neyi kastediyorum? Photoshop darbesi ya da çekim anında yalnızca on dakika dayanan sprey darbeleriyle beni kandırmayan, -olduğugibigörünengöründüğügibiolan- saçları kastediyorum elbette.
Omuz boyu benim gelip gelebileceğim en uzun nokta olmasına rağmen, dolgun, sağlıklı, ucu kırılmamış, pırıl pırıl prenses saçlarını da beğenmeden duramıyorum. Biz doğru bir çift değiliz ancak yakışana da çok yakışıyor. Bakınız altta tüm blogger'ların favorisi bir stylist, Ada Kokosar.
Sonracığıma omuz boyu saçın en güzel örneklerinden birini Garance Doré'un bir çekimde keşfettiği Cisco verdi geçtiğimiz günlerde, yine Doré'un blogunda.
Into The Gloss'tan anında klasörlerime attığım bir başka fotoğraf da, piercing'leri ve ona pek yakışan chignon'u yüzünden Maya'ya aitti. Bir gün ben de saçlarımı böyle toplayabilecek miyim acaba?
Yasmin Sewell'le tüm saç dönemlerimiz çok benzeştiği (ve her şeyden önce kendisi hem stili hem de güzelliğiyle benim örnek aldığım bir kadın olduğu için -itiraf ediyorum işte, siz yabancı değilsiniz) için o da hep gözümün önünde tuttuklarımdan.
Acaba bir gün kısacık saça geri döner miyim? Bir tarafım küpe takmayı dünyanın en zevkli olayı haline getiren bu Fransız ve pixie modelleri arıyor hep. Öte yandan uçuş uçuş, kabaran bir 'yele'yi de pek kişisel, pek özel buluyorum...
Bir an için top-modellere geri dönelim ve böylelikle kısa saç deyip de Saskia De Brauw'u es geçmiş olmayalım. Ne de olsa modellik kariyerinin bu kadar yüksek bir çıtaya çıkmasında o saçların payı büyük.
Taylor Tommasi Hill, şu fotoğrafıyla 'herkes kızıl olsun, başka bir saç rengi olmasın' diyor adeta. Doğal saç rengimi asla değiştirmeyeceğimi bilsem de bu fotoğrafa da arada sırada bakmaktan alamıyorum kendimi.
Küt mü dediniz? Kulak boyunu biraz geçsin mi dediniz? İşte buyrunuz! Ara renkleriyle, 'taranma' şekliyle ağzınıza layık bir mönü!
Ombre dediğimiz (o bir anda ve zaman zaman da kademelerle değişerek çok açıklara ya da koyulara giden) saç modeli henüz ortalara yayılmamışken, ilk işareti bloglardan aldık. Ombre'nin hakkını veren arkadaşım Yasemin için bir kenarlara sakladığım bu iki fotoğraf, bugün hala hoşuma gidiyor.
Kate Moss'un İ-D kapağında görür görmez vurulduğum şu saçlarının da bir kere daha altını çizmeden edemeyeceğim. Ne demiştim ben? Photoshop'suz, spreysiz, her iki saniyede bir saçı düzelten ve olması gerektiği forma geri döndüren kuaförsüz demiştim değil mi? Siz bana bakmayın. Bu müthiş kareyi göz ardı etmeyin.
NE güzel bir post olmuşş:)
ReplyDeleteHep bloggerların kombinlerini paylaşırdık şimdi saç modellerine dikkat kesilince neden ben böyle bir şey yapmadım diyerek kıskandım fikrini :)
Ellerine sağlıkk, ayrıca o kızıl rengine bende hastayımm :)
sen koydukca bloguna su kisalari ben burda hop oturup hop kalkiyorum ozlemimle ama bir yandan da chignon'umdan henuz vazgecemiyorum sanirim... ne yapmali, ne etmeli?! hmmmmm?????....
ReplyDeleteşu fotoların çoğunu ben de kaydettim. çok güzel görseller seçmişsin. saçlarımda radikal değişiklikler yapamasam bile bakmak da güzel :)
ReplyDeletesaçını maya'nınki gibi toplamak için omuz hizasına uzatsan yeter a.c. :) ben hep yapıyorum çok da şık oluyor!
ReplyDeletekumral ve uzun saçlardan yanayım her zaman doğallık güzel bence
ReplyDelete