İstanbul'un 'cildinizi nemlendirmenize gerek yok, ben bardak bardak yağmuru size içireceğim' dediği bu kutsal Pazartesi gününde aklımdan şöyle şeyler geçiyor:
- Esmeray Yıldırım'ı (artık size link bile vermiyorum, o kadar çok bahsettim ki ondan) uzun zamandır ziyaret etmedim, aksattığım kaş tadilatıma hemen geri dönmem gerek.
- İllüstrasyondaki kadını boyasaydım hangi renklere boyardım? Sarışın mı olsun yoksa esmer mi... Siyah-beyaza rağmen kendisinin bir sarışın olduğunu düşündüm, pin-up kanunları.
- C vitamini. Özellikle de kış günlerinde en çok ihtiyacımız olan şey. Hem içeriden hem de dışarıdan. Koca bir bardak portakal suyuna %10 C vitaminli Kiehl's Powerful Strenght Line-Reducing Concentrate eşlik edebilir.
- Gökyüzünün böylesine gri olduğu günlerde kırmızı rujun 'fazla' kaçtığını düşünüyorum. Öte yandan da bir şeyler fazla kaçmazsa sıkıntıdan ölürüz! Belki daha yumuşak ve soğuk bir kırmızı tercih edilebilir: NARS Sheer Lipstick Gipsy. Yumuşak bir pembe de sahte bahar havası yaratabiliyor böyle karanlık günlerde: Chanel Hydrabase'in 44 numaralı Paris Pink'i pek güzeldir mesela.
- Bugünlerde saçlarımı yeniden Bıttım Sabunu ile yıkamaya başladım. Tüm lüks şampuanlarım küskün küskün bakıyor bana yattıkları yerden. Ne yapabilirim? O sarı kütle saçlarıma gerçekten de iyi geliyor. Yağ kürümü ve nemlendirici maskelerimi aksatmadığım için saç kremi kullanmayı da bıraktım. Güzellik rutinimin tek bohem öğesi saç bakımı oldu.
- Yağ demişken... Yağlara bir şans verin. Yüzüm için de krem kullanmıyorum artık. Farklı farklı yağlar var banyomda. Thann ve NARS'ın arındırıcı yağı ile makyajımı temizliyorum. Annemin bana bir vakit İsrail'deki hoş bir SPA'dan hediye getirdiği Jojoba, badem ve avokado yağlarından oluşan Karma Cilt Masaj Yağı ile cildimi nemlendiriyorum. Fondöten kullanmayı da bıraktım. Yağ cildim tarafından emildikten sonra bir mineral pudra ile üzerinden geçiyorum. Elmacık kemiklerimin hemen üzerine 'nohut büyüklüğünde' (hahahaa!) Clarins Beauty Flash Balm. Sonra da allık, maskara ve ruj. Başka da bir şeye gerek yok. Şuraya bir göz atın.
- Lancome (o'su şapkalı, klavyemin azizliğine uğradım) Hypnose Doll Lashes, bugüne kadar kullandığım en iyi maskara olabilir mi? Clinique, M.A.C ve Chanel'e haksızlık etmiş olur muyum? YSL de müthiş maskaralar yapıyor.
- Köpeklerimi gezdirmek için parka giderken dudaklarımı ve yanaklarımı kırmızı-pembe yapmayı seviyorum. Hani sanki soğuktan ve temiz havadan kızarmışım gibi... Biraz Heidi, biraz Semiha Berksoy biraz da Pamuk Prenses sendromundan muzdarip oluyorum. Allığı yüzünüze güzelce yerleştirirseniz, ustaca dağıtırsanız sonuç, abarttığınızda bile tazeliğini korumaya devam ediyor.
- Son olarak... Nisan ayına kadar kafamda hep aynı düşünce olacak: Kış hemen bitsin. Önce bahar sonra yaz gelsin. Ama yaz hiç bitmesin. Bu düşünce hep sabit. Hep orada.