
Shiseido White Lucency serisinden daha önce bahsetmiştim. Üç aydır kullanıyorum ve sonuçları görebiliyorum. Resimdeki kız, neden bu kadar üzgün anlamıyorum! Mutluluktan ölüyor olmalıydı. Markanın 'Zen' anlayışına kaptırmış kendini herhalde...
Bir cilt bakımı serisi tanıtılırken şu cümle hep söylenir: "Sonuçları çok yakında siz de gözle görebileceksiniz." İtiraf etmem gerekiyor ki ilk defa, White Lucency'de bu klişe gerçeğe döndü. Cildim aydınlandı. Küçük birkaç güneş lekem vardı. Belki de bana öyle geliyor ama daha da küçüldüler. Bir de gözeneklerim sıkılaştı. Karma bir cilde sahip olduğum için bu kadar nem karşısında bir sivilce tarlasına döneceğinden korkmuştum yüzümün. Bu yüzden Pureness serisiyle karıştırarak kullanıyordum White Lucency'i. Şimdi, artık cildimin bu nem dengesine alıştığını düşündüğüm için Pureness'ı bir kenara bıraktım. Ve Sephora lansmanında hediye çantamdan çıkan Strivectin'i de akşam bakımı programıma kattım. Peptidlerin gücü adına! Strivectin-SD Intensive Concentrate for Stretch Marks & Wrinkles. Bu kadar uzun isimli bir bakım kreminden mucize beklememiz normal. Ve Strivectin de umutlarımızı boşa çıkarmayan o markalardan biri.
Çatlaklar ve derin kırışıklar için yaratılmış olsa da Strivectin'i bir Sharpei'e (yukarıda gördüğünüz komik yaratıklar) benzemeden önce kullanmaya başlamanızda hiçbir sakınca yok. Sadece doza dikkat etmeniz gerekiyor. Otuz yaşında bir kadın olarak ben de kendimde bu hakkı gördüm açıkçası. Gece, White Lucency serumumu sürdükten sonra, White Lucency gece kremiyle devam ediyorum. Üzerine de bir doz Strivectin. Sabahları bebek gibi uyanıyorum. Bu da klişedir! Ama bu da doğru! En ufak bir yağlanma ya da parlama olmadan, güzelce nemlenmiş, dinlenmiş bir ciltle güne başlamak!!! Nasıl da güzel bir şeymiş!