Nine D'Urso. Bottega Veneta'nın ilk parfümü için Inés De La Fressange'ın doğal güzelliğiyle baş döndüren kızını seçmiş olması pek de şaşırtıcı değil. Markanın tasarımcısı Tomas Maier ve ünlü fotoğrafçı Bruce Weber'in ortaklığıyla çekilen reklam kampanyası (en alta ilerleyiniz) aşk acısı içindeki Nine'nin birbirinden hoş görüntüleriyle dolu.
Gelelim parfüme... Bottega Veneta deyince aklımıza gelen 'iddiasız şıklık ve gösterişsiz kalite' hissi, baz nota olarak kullanılan deriyle bir kere daha vurgulanmış. Tomas Maier, çıkış noktasını şu şekilde özetliyor: " Veneto'da eski bir sahil evi... evin penceresinden görünen, deri kaplı kitaplarla dolu bir odaya dolan yeni kesilmiş çim, yosun, bahçe çiçekleri ve kurumuş otların kokusu." Anlayacağınız yeşil bir tazelik, çiçeksi bir masumiyet ve kafa karıştıran bir doygunluğun formülü bu.
İtalya'dan bergamutu, Brezilya'dan pembe biberi, Hindistan'dan ise yasemin ve paçuliyi, sade ve modern bir şişenin içine hapsetmiş parfümün olfaktif babası Michel Almairac. Ben koklamak için sabırsızlanıyorum! İçimden bir ses bu kokunun Balenciaga'nın debut parfümüne pek yakın bir yerlerde durduğunu söylüyor, doğru olup olmadığını pek yakında göreceğim...

Gelelim pek o kadar da meraklısı olmadığım bir başka kadına... Salma Hayek. Kendisi sinema kariyerine ara vererek güzellik sektörüne adım attı. Senelerce Vichy'de çalışmış büyükannesinin Kızılderili ve Mayalı formüllerini hayata geçiren Hayek, makyaj ve cilt bakımı ürünlerinden oluşan markasına Nuance ismini vermiş. Bu ay raflara dizilecek olan ürünler, doğal formüllere sahip. Aktar kültürünün bir numaralı hayranlarından biri olarak, Salma Hayek'e olan antipatimi bir kenara bırakmak durumunda kaldım. Verdiği bir röportajda cilt bakımını çeşitli bitkileri karıştırarak kendisi yaptığını söylemişti. Cildine bakınca (yenisi, eskisi fark etmez, her fotoğrafında cildi pırıl pırıl) Nuance bir pazarlama stratejisinden daha fazlası olabilir mi acaba diye düşünmedim değil...
Estetik yardımı olmadan, güzellik ve zarafetle yaşlanan bir diğer kadına geçiyoruz şimdi: DVF. Uzun uzun söylemek istersek Diane Von Furstenberg. 70'lerde kızının ismini verdiği, Tatiana isimli bir parfüm ve kozmetik serisiyle modanın her yönüyle ilgilendiğini beyan eden bu asilzadenin şansı, bu konuda wrap elbise ve rengarenk jersey kumaşlar kadar iyi gitmedi ne yazık ki. O yine de pes etmedi ve Sephora için bir koleksiyon hazırladı.
Defilelerinde kırmızı ve fuşya ruju her şeyin önünde tutan Diane Von Furstenberg'in makyaj koleksiyonu, şık ambalajlara ve yumuşak dokulara sahip.
Mesela şu yukarıda gördüğünüz kalemin ismi Lip & Eye Pencil Duet Confidential-Noir. Bir tarafıyla gözlerinizi sürmeliyorsunuz diğer ucuyla dudaklarınızı renklendiriyorsunuz. Ambalaj konusunda bana hak veriyor musunuz? Ben gayet Amerikan, modern ve sade buldum şu ambalajları. Kulağıma gelenlere göre DVF'in çok yakında Sephora ile bir ortaklığı daha olacakmış ve bu kez biz İstanbullular da bu işin bir parçası olabilecekmişiz. Heyecanla bekliyorum.
Nine D'Urso ve Bottega Veneta'ya geri dönüyoruz şimdi. Bruce Weber eşliğinde şöyle diyoruz: "All Of A Sudden My Heart Sings." Hatta bununla da yetinmiyoruz, şurayı tıklıyoruz.