HBO'nun, ismi küçük kendi büyük dizisi 'Girls'ün ilk bölümünü izlemeden önce bu yapımın 'Sex and The City'nin boşluğunu doldurmaya çalışacak bir 'kız şeysi' olduğu kuşkusuna kapılmıştım. Neyse ki yanılmışım. New York sokaklarında, ama en çok Carrie Bradshaw etrafında dönüp dolaşan, aşk ve seks deneyimleriyle olduğu kadar moda/makyaj seçimleriyle de hayatlarımıza istemeden müdahale eden o üç kadına saygım sonsuz. Bugün, oturup tüm sezonları en başından seyredebilirim. Ancak Hannah'nın etrafında dönen üç kız, Jessa, Shoshanna ve Marnie başka bir hikaye. Daha cool, daha gerçek, daha "çiğ" bir yaklaşımı var 'Girls'ün. Bir kere ortada kilolu ve hiç de güzel olmayan bir baş karakter var.
Hannah Horvath, güzelliğinin onu bir adım öteye götüremeyeceğinin farkında olan her kız gibi, sahip olduğu diğer hazineye yükleniyor: Zekasına. Mizah anlayışı son derece ironik, hayat hakkında hem kuşkucu hem de bilge tavırlara sahip, kalemi son derece kuvvetli bir kişilik Hannah. Ne yazık ki dış görünüşüyle ilgili yaşadığı güvensizliği yazı yeteneğine ve özel hayatına da yansıtıyor. Bu durum onun iki sallanıp bir yuvarlanmasına, üç ileri beş geri gitmesine sebep oluyor. Günümüz kadınının ayna karşısında acı çekip daha sonra ter içinde ve aç kalarak kilo kaybetmeye çalışması ya da 0 beden süpermodel kompleksi gibi hassas konulara karşı yağlı göbeğini, şişman bacaklarını ve sarkık göğüslerini tüm çıplaklığıyla gözümüze sokan Hannah'yı tanıdıkça ve sevdikçe daha güzel bulmaya başlıyoruz. Mesela ilk sezonun finalinde yaptığı dağınık topuz ve Clinique olduğundan şüphelendiğim makyaj malzemelerini kullanmaya karar verişi onu en acımasız eleştirilerden bile koruyabilirdi bence.
Gelelim Marnie'ye. Hannah'nın en yakın arkadaşı olan bu kızı, Middleton ailesinin kızlarına benzetiyorum. Erkeklerin çok güzel bulduğu, kızların farkına bile varmayacağı bir güzelliğe sahip Marnie Michaels. Hayatındaki her şeyi derli toplu tutmaya çalışan, diğer kızlardan çok daha ciddi ve olgun bir hayat süren Marnie, kabuğundan sıyrılmak üzere olan bir karakterin ipuçlarını veriyor sezon boyunca. Güzellik anlayışı da gereğinden fazla derli toplu: Yandan örgüler, gözün içine çekilen beyaz kalem, yanaklarda NARS Orgasm ya da Douceur doğal pembe allık, her daim dudak renginin bir ya da iki ton koyusunda bir parlatıcı... Siz deyin mükemmel, ben diyeyim sıkıcı. Marnie'den pek hoşlandığımı söyleyemeyeceğim.
Marnie, eyeliner ve maskarasız sokağa çıkmıyor ama aslında amacı bir şey sürmemiş gibi görünmek.
Gelelim kısa zamanda favori karakterlerimden biri olan Shoshanna'ya. Kendisi Jessa'nın 'Amerikalı' ve şehirli kuzeni. Diğer kızlara göre daha cici ve daha yüzeysel görünse de (evet, burada Charlotte York kırıntıları gördüğünüze eminim) Shoshanna Shapiro, her şeyi ortaya dökebilen ve kontrolün kesinlikle kendisinde olmadığı bir deli cesaretine sahip. Hayatında bir sürü ilkle buluşmak üzerinde olduğunun farkında ama bilmişliğinden de ödün vermiyor. Belki de bu yüzden en komik diyaloglarda mutlaka onun parmağı var. Shoshanna'nın ve onu canlandıran Zosia Mamet'in güzellik anlayışının da arkasındayım. Kusurlarını örtmek yerine güzel noktalara odaklanmayı tercih eden Shoshanna, bu anlamda bir sürü kıza örnek olabilir.
Shoshanna'nın genelde gözlerinden eksik etmediği kuyruklu eyeliner'ını ve kalın kaşlarını ona çok yakıştırıyorum. CFDA'de Zosia Mamet'in kırmızı rujlu bir fotoğrafını görüp onu da beğenmiş, 'kız dizide göründüğünden daha güzel galiba' demiştim.
Dördüncü üyemiz Jessa, güzelliğinin gayet farkında ama o güzellikten neredeyse kurtulmaya çalışan bir kız. Kendisi upuzun deniz kızı saçlarına, alınmamış doğal ve gür kaşlara, son derece çarpıcı, 'baby blue' diye tabir edebileceğimiz, kocaman mavi gözlere sahip. Jessa'yı asıl güzel yapan şey ise tüm bunları sürekli riske atarak uçlarda gezinmesi. Üzerine vintage bir kimono geçirip, geyşa topuzunu yapıp, gözüne siyah eyeliner sürmekle yetinmiyor, bir de listeye iddialı bir ruj ekliyor. Bu halde arkadaşı Hannah ile güpegündüz parkta buluşuyor. Bazen ise tam ters köşeye yatıyor: Sıfır makyaj ve kendi haline bırakılmış özensiz saçlar. Kendine güven, İngiliz aksanı ve bohem mücevherler değişmezleri arasında.
Hani şu 'bir dudak nemlendiricisi sürdüm de çıktım' tavırları, Jessa'da görülebiliyor. Çaba göstermeye karar verdiğinde ise sonuç hep teatral.
Keşke herkes böyle gelin olsa. Jessa'nın çabasız saç ve makyajıyla birleştirdiği hippi, mini beyaz elbise, yanına bir çift gece mavisi stiletto aldı sürpriz şekilde 'evet' dediği sahnede.
Dizideki kızların ve biz kızların kendimize has dünyasına harika bir göndermede bulunan şu alttaki tablo, dizinin her bölümünde başka bir renkte arz-ı endam ediyor. Ne iyi yapıyor.
Ben de bu diziye öylesine izlerim,vakit geçiririm amacıyla başlamıştım ama bölümler ilerledikçe daha da bağlandım :) Çok farklı bir dizi,diğerlerinin arasından sıyrılıyor bana göre. Fazla gerçekçi en önemlisi :)) Hanna karakteri favorim :D
ReplyDeleteIsmini gorup ben de ayni kaniya kapilmistim ki bu yaziyi okuyunca fikrim degisti! :) Madem olye bir kac bolumunu deneyelim.. Keyifli bir blog...BasarilaaaR! Bana da beklerim ;)
ReplyDeletehttp://nazlierdenphotography.blogspot.com/
Fragmanlarını youtube da ilk gördüğümden beri bayılıyorum bu diziye !! Bu hafta final yapmış olmasına üzülüyorum ama ikinci sezon için çoktan seçilmesi ve devam edecek olması beni teselli ediyor <3 Etrafımdaki herkese söylüyorum da dinletemiyorum , blogumda ben de yazmıştım ne kadar beğendiğimi ve tavsiye ettiğimi senin de güzel yazını görünce çok sevindim aynı fikirde birini daha gördüğüme :) Sex and the city nin bir tek bölümünü bile izlememiş biri olarak diyorum ki kızlar Girls ü izleyin bayılacaksınız !! <3 Hannah 'ın mükemmellikten uzak , umursamaz ve eğlenceli hallerine ve Jessa nın özgür ruhuna hayranım !! Marnie gibi kızlardan ise hiçbir zaman hoşlanmamıştım bu dizide de değişmedi :P
ReplyDeletedizi cidden sarıyor insanı.sex and the city'e benzerlikleride var ama neredeyse aynılar denilecek kadar değil.(ana karakterlerin yazar olması,yada sarışın karakterin sex and the city'de ki sarışın karakterin pervasızlığına sahip olması gibi şeyler:)Diziyi izlemek keyifli ayrıca sex and the city'i seviyorsanız yada bu diziden keyif aldıysanız gelecek sezon gossip girl bitince yerine the carrie diaries dizisi başlayacak ki Carrie karakterini sex and the city dizisinden hatırlıyoruz.Bu sefer bu karakterin gençlik yılları ele alınacakmış,bence o da gayet başarılı olur.
ReplyDelete