Spor salonu konusunda ultra çekimser bir insan(d)ım. Herkesin ortasında mekik çekmek, kullanmayı bilmediğim bir aletin etrafında kediler gibi dönüp, çeşitli düğmeleri kurcalayıp, sonra yanımda biten elemanın tek bir 'tık'la tüm olayı çözümlediğine şahit olmak, eğer vücudumdan memnun olmadığım bir dönemdeysem üzerime yapışan spor kıyafetlerini giymek (kocaman bir t-shirt'ün içine saklanmak daha da kötü bir fikir, söyleyeyim size...) ve soyunma odasına tahammül etmek. Bizde doğallık ve teşhircilik arasındaki ince çizgi, olumsuz tarafa doğru kayıveriyor hep.
Tüm bu endişelerimi taşımaya devam ederek yaklaşık üç aydır MAC Kanyon'a gidiyorum. Şimdi burada 'çok memnunum, müthiş rahat, kendimi hiç böylesine konforlu ve güvende hissetmemiştim' demeyeceğim, aslında hislerim bu yönde olsa da...
Çünkü bahsetmek istediğim konu benim bir türlü beceremediğim 'makyajsızlık'. Pek tabii ki yüzünü havluya sildiğinde kocaman ten rengi lekeler bırakan o kadınlardan olmak istemem. Nerede saygı nerede hijyen... Ama iki saat boyunca vücudumu keyifle yorduktan, forma soktuktan ve özgüvenimi yükselttikten sonra soyunma odasının karşısındaki aynanın önüne geçip memnuniyetsiz bir 'püffff!' demek de istemem.
Kendime şöyle bir spor salonu makyajı geliştirdim. Nemlendirici serum, cilt kremi ve SPF'nın üzerine renkli nemlendirici mi sürüyorum. Harmonie Printemps koleksiyonundan Blush Horizon de Chanel, yanakların spor sırasında kavuştuğu o taze pembeliğe eşit. Yani tehlike yok. Onu da sürdükten sonra şu an tadilatta olan ve bu sebeple dokunamadığım kaşlarımı rahat bırakıp, üst kirpik çizgisine incecik, varla yok arası bir eyeliner çekiyorum. Lancôme Art Liner, bu iş için ideal. Akmıyor, gözü yakmıyor, abartılı durmuyor. Yes To Cucumbers'ın salatalık kokan temizleyici mendillerini çantamda taşıyorum ki spor sonrası kese ya da masaja gireceksem, cildim tertemiz olsun.
Bu kokoş halleri bir kenara bırakıp sporla ilgili sizlere birkaç şey söylemem gerekirse:
- Vücudunuz ve ruhunuz için yapabileceğiniz en doğru şey.
- Sauna ya da buhar odasına girerken yüzünüze arındırıcı maske sürmeyin, ya öncesinde ya da sonrasında uygularsanız fayda görebilirsiniz. (Geçen hafta bunu yapmış birini uyarmadan edemedim.)
- Soyunma odasında çırılçıplak dolaşmanıza hiç gerek yok. Eğer vücudunuza sürdüğünüz nemlendirici krem ya da yağ kurusun diye bekliyorsanız bunu üzerinize bir havlu sararak da yapabilirsiniz.
- Eğer MAC tarzında, büyük bir kulübe üyeyseniz mutlaka hamam denilen müthiş Türk adetinden faydalanın. Eğer daha klasik bir spor salonuna gidiyorsanız Beşiktaş Hamamı'nın çok temiz ve güzel bir yer olduğunu duydum. Oraya bir şans verebilir, geleneksel bir kız günü yaşayabilirsiniz. Şu an vücut peeling'i için doğru zaman!
- Havuza giriyorsanız saçlarınız ve vücudunuz için ekstra nem gerekli. Bone taksanız da takmasanız da klor, saça işlemenin bir yolunu buluyor.
- Konu için kullandığım fotoğraf, Vogue Italia'ya ait. Konu, geleneksel spor dallarının, bugünün fitness ihtiyaçlarına cevap vermesiydi. İlginç bence. Kendimi kriket oynarken hayal edebiliyorum. (İtiraf etmek zorundayım, kriket bildiğimden değil de kriketçilerin stillerini pek beğendiğimden yapıyorum bunu.)
Beni hafif makyajlı bir Pilates seansı bekler, güzel salılar 10dakika'cılar!
Seni kokoş seni:)) şaka bir yana bende platese makyajla gidenlerdenim, inceldikçe taytımı güvenle giyip daha kiloluların kıskanç bakışları altında azcık kendimi hemcinslerime teşhir etmek benimde çok hoşuma gidiyor!
ReplyDeleteahahahh işte ben !! İnanın bana aynen sizin gibi bu konuya bende çok kafa yordum hatta geçen kendi kendime "başka düşünecek konumu yok manyak mısın?" dedim içimden yüzüme karşı :)
ReplyDeleteŞimdi şöyle ki makyajsız eliptik bisikletin tepesinde çırpınırken suratım pancar gibi kızarıyor ve çok aptal görünüyorum fondötenli bir suratla iş çıkışı direkt gittiğimde de havluda ki o utanç verici izler oluyor :/ o yüzden bu yazıyı okumam iyi oldu bende böyle ufak bir iki dokunuşla bu işi çözebilirim umarım ..
Blogunuzun nasıl faydalı ve keyifli olduğunu anlatamam .. her gün ne giydiğini, ne sürdüğünü, arkadaşları ile nerelere gittiğini, ne yiyip içtiğini paylaşan insanların yaptığı blogsa bence sizin ki farklı bir şey , asla aynı kefeye koymam koyamam ! ( okur burada sinirleniyor ) :)) ..
neyse çok uzattım , sevgiyle ve esenle kalın efenimm
ps. geçenlerde kaş ile ilgili yaptığınız post ton ten listemde en üst sıraya oturdu , bir randevu alıp gideceğim oraya en kısa zamanda
bu bloga bayılıyoruumm! sienna miller yazısı da süpperdi:)
ReplyDeletekanyon mac üyelik ücretleriyle ilgili bilgi verebilir misin rica etsem? senelik üyelikler kaç tl civarında?
Harika bi konuya değinmişsin, spor sonrası ben de aynı sorunu yaşıyordum.Dediklerini hayata geçirmeye çalışıcam.Bi de yazın fondoten kullanmayı sevmiyorum , bunun yerine de yapılabilir bu dediklerin, denize havuza girmeden önce girdikten sonra.. o periyotlar.
ReplyDeletevisnetadindaa.blogspot.com
Spor yaparken nasıl göründüğünüzü dert ediniyor olmanızı kanıksadım. Düzenli olarak spor salonlarında ter döken biri olarak spor yaparken değil sonrasında nasıl göründüğümü önemserim. Ben ter döktükçe açılan gözeneklerime dolacak o kimyasalları düşünmek bile istemiyorum. Taş çatlasın bir iki saat harcıyorum spor salonunda. O ara da makyaj olmasın ha yüzümde. Bir noktadan sonra da abartıya kaçıyor işler. Makyajsa makyaj. Yeri ve zamanını bilmeli.
ReplyDeletebilmiyorum, benim mutluluğum gözeneklerimden daha önemli sanırım, kendimi iyi hissetmeyi daha çok seviyorum tenimdeki kimyasalların vereceği zararlara odaklanmaktansa... sporu süper bir disiplin için, aman feci sağlıklı olayım filan diye, eye of the tiger eşliğinde yapmıyorum ki.. tam havuza uyarlanabilecek fikirler istiyorum demek üzereydim... Gidiyorum, yüzüyorum, içimden şarkı söylüyorum kulaç atarken, arada çok keyiflenirsem takla filan atıyorum kimse bakmıyorsa.. :) kendini iyi hissetmek için ten rengi iki üç sıvı sürmenin nesi kötü olabilir ki? call me mental, ama o sırada yaydığım mutlu enerji, kimyasalların varsa da kötü etkisini sıfırlıyor bence ;) rahat olmak lazım biraz.. istiyorsan yapmak, istemiyorsan yapmamak, yapan mutluysa mutlu olmak lazım sanki... süper post olmuş, go girl! ;)
ReplyDeletedecodeniquo.blogspot.com
Aynı ikilemi ben de yıllardır yaşarım. En sonunda şöyle bir yol buldum kendimce: iş çıkışı gidiyorum spora, bi de oturup makyaj mı temizleyecektim, kendimi doğrudan buraya atıyorum vallahi diyerek işi zamansızlığa vuruyorum. Hem ikilemimden kurtuluyorum, hem kendimi avutuyorum hem de "kokoş" imajı yaratmamak için önlem almış oluyorum :))
ReplyDeletenoktası virgülüne kadar hemfikir olsam da, gözeneklerimin yeterince açılamayacak olması düşüncesi beni makyajdan hatta krem dahi sürmekten uzaklaştırıyor. düşünsene, terleyemeyeceğim ve gözeneklerim rahatlayamayacak. hadi şans eseri açılan gözeneklerim oldu, onlara da renkli nemlendiricim dolacak. işte bu sebeple solaryumdan veya güzel bir sun-kissed tenden vazgeçemiyorum! makyajsız gezme özgürlüğü sunuyor:)
ReplyDelete