Sonbahar-Kış 2012 Couture manzaraları birer birer Style.com'a dökülürken kendimize hatırlatmamız gereken en önemli nokta şu 10dakika'cılar. Burada göreceğiniz makyajlardan bazılarını hiç beğenmeyeceksiniz, onları abartılı ve yersiz bulacaksınız. Haklısınız da. Onların yeri podyum çünkü. Bu makyajların tek başına pek de bir anlamı yok, onlara elbiselerini giydikten sonra bakmanız gerekiyor. Ama yine de ilham alabileceğimiz, kendimize ait bir şeyler bulabileceğimiz yönleri de var bu güzelliklerin.
Armani Privé ile başlıyoruz. İki önceki yazımda sizlere NARS Lhasa farı tanıtmıştım ya... Mesela bu göz kapaklarındaki renk, işte o. Gri, içinde mavi ya da mor kırıntıları barındırdığında bambaşka bir şeye dönüşüyor. Özellikle mavi gözler için müthiş bir seçim.
Armani'deki bu ıslak topuz, beni benden almadı. Aklıma nereden geldi bilmiyorum ama bu saça bakınca kendimi eksantrik şekle sahip bir çeşit börek yapmak üzere mutfağa giriyor gibi hissettim...
Giorgio Armani, makyaj konusunda da son derece iddialı bir marka. En iyi fondötenin ondan çıktığı söyleniyor mesela. Rujları da çok ünlü. Şu üstte, en solda kadraja kurban gitmiş far paletini de ben rica edeyim...
Ön cepheden tamamlanmış tabloya baktığımda hem saçı hem makyajı beğeniyorum. Kaş çizgisinin iki taraftan uzatılmış olması, farın göz çevresini bir maske gibi kaplaması hoşuma gidiyor. Göz kapağının iç tarafındaki yoğunluk dikkati hemen gözlere çekiyor.
Peter Philips komutasındaki Chanel'e bakıyoruz şimdi de. Chanel, buz mavilerini, grileri, lacivertleri her zaman çok sevdi. Marine kaleminin üzerine tanımam mesela... Bu tip gökyüzü mavilerini göz makyajında kullanmak akıllıca olduğu kadar riskli de. Ruj rengi hayati önem taşıyor. Ben bu ruju biraz fazla pembe buldum. Daha bej, daha nötr bir renk görmek isterdim dudaklarda.
En sevdiğim şeylerden biri usta makyörlerin eyeliner'ı (kalem, sıvı ya da krem fark etmiyor) iki kesik hareketle, şak diye çekivermesi.
Chanel'de de ağırlık gözlerde. 'Renkli renksiz' diye tabir edebileceğim bir makyajla karşı karşıya kalıyoruz birkaç sezondur. Grinin etrafında dolanan lila ve maviler, bazen de gülkurusu gibi solgun tonlar, tüm göz kapağına yayılıyor. Dokuları o kadar yumuşak ve ince oluyor ki bu farların, onlara renk demeye cesaret edemiyorsunuz...
Giambattista Valli, en teatral ve etkileyici makyajı taşımış podyuma. Biraz deniz kızları ve balıklar, biraz 'Kuzuların Sessizliği', biraz yeşil ormanlar ve kelebekler. Doğaya dönüş...
Her şeyi bir kenara bırakıp şu artistik pazar filesinin altına girelim de o nemli cildi inceleyelim. Bundan daha sağlıklı görünen, daha pırıl pırıl, daha imrendirici bir cilt görüntüsüyle karşılaşmış mıydınız? Makyaj öncesi bakım yağları ve yoğun nemlendiricilerle 'ıslatılan' cilt, ekstra neme sahip, yüze ışık veren fondötenlerle bu hale getiriliyor. Bir de tabii günde en az üç litre su içen modellerin cildi, zaten çok güzel...
Gözde ışık oyunları yaratan bu simleri çok beğendim. Bakması keyifli bu makyajı taşımak o kadar da kolay değil tabii... Sim gibi sağa sola dağılabilen, maceraperest bir seçim yaptığınızda kontrol etmeye çalışmayacaksınız. Bırakın aksın, dağılsın, dökülsün.
Merhaba kelebekler!
Merhaba 'Kuzuların Sessizliği'!
Yazının başında söylediğin ne varsa en sonda bir kere daha hatırlatacaksın... İşte buyrunuz. Giambattista Valli'nin müthiş kırmızı elbisesi içindeki bir model, yüzünü örten filesiyle podyuma çıkmaya hazırlanıyor. Siz böylesi bir iddiayı beyaz t-shirt'ünüzle elde etmeye çalışırsanız olmaz tabii ki. Zaten bu sıcakta ne işiniz olur filelerle, kelebeklerle... Nemli cildi uygulayın, gerisini modellere bırakın.
Görseller muhtesem, makyajlarin hepsi birbirinden güzel ve senin de inceledigin gibi, bir o kadar da anlamli. Makyaji bir sanat olarak degil de, sadece güzellige giden bir yol olarak gören insanlar senin gibi bu kadar derinden bakmaz bu makyajlara, hatta 'uzaylilara özeniyor bu makyözler' der. Mesela annem bunlardan biridir. :-)
ReplyDeleteAma ben de senin gibi makyözün bu makyajla amacini, karsi tarafa vermek istedigi mesaji, anlamini, hikayesini görüyorum. Herkesin zevki kendine, zevkler tartisilmaz derler, ve gercekten öyle. Fakat bunu diyen bircok insan, bu zevklere hic saygi duymayanlar da oluyor. Bilmem anlatabildim mi. Her neyse, konu o degil. Sonucta söyleyecek tek bir sey var, o da muhtesem yorumlamis olman. Cok begenerek okudum yazini. Makyajda kural olmadigini düsünen insanlardan birini bulmak ne güzel. :-)
çok güzel bir yazı olmuş :) bir de far paletindeki renklere bayıldım
ReplyDeletehttp://www.lookbookunlimited.com/