23'le 25 yaş arasını kaşsız geçirmiş biri olarak, yukarıdaki minik kavanozları ve spatulaları çok yakından tanıdığımı söyleyebilirim. Eğer o dönem bana gelip 'Ayşecan, kaşlarımı nasıl açabilirim' diye sorsaydınız şu cevabı verirdim: "Bir minik kavanoz ve bir minik tüpü ustaca birbirine karıştırıp, sözüm ona spatula yardımıyla (ben hep parmaklarımı kullanır, sonra da onların buruş buruş olmalarına hayretle bakardım) kaşa süreceksin. Bir şarkı boyu bekleyeceksin. Daha az beklersen kaşların kırçıllı, tuhaf bir renk alır. Daha çok beklersen kaşların görünmez olur. Kendine arada bir süre seç işte."
90'ların sonundan milenyuma uzanan kaşsızlık modası, pek geçici değilmiş ki Love'da Kate Moss, birkaç ay önce Vogue Türkiye'de Lara Stone, Dior'un Addict kampanyasında tüm yaz boyunca Daphne Groeneveld, yüze ifade kazandıran başlıca tüy diziminden kurtulmayı seçti. Bu modellerin kaşsızlığa giden yolda iki önemli avantajları var: Kemik yapıları ve sarışınlıkları. Eğer siz de çıkık kemiklere sahip, platin ve bal sarısı arasında gidip gelen 'sarı'lardansanız kaşlarınızı birkaç ton açabilir ya da bir süreliğine onlardan tamamen vazgeçebilirsiniz.
Bol maskara ve eyeliner ya da koyu ve iddialı bir ruj varken, kaşa kimin ihtiyacı var ki zaten?
Benim.