'Hayır'lardan başlayalım 'evet'lere doğru ilerleyelim. Adını bu yaşlı ötesi saç ve makyajına baktıktan sonra öğrendiğim Ariel Winters'ın (yukarıda) seçimleriyle ilgili fazla da bir şey söylemeye gerek yok. O kendini çizgi çizgi belli eden balyaj ve maşalı saç her şeyi özetlesin. Göz kapağını somona bürüyüp bir de üzerine morlar atmak hangi senede kaldı? Bu da benden makyaja. Sevgilerle.
Claire Danes de nedense bu işi bir türlü beceremeyenlerden. Bir şey var ki onda, bana her sene bir kere daha 'hayır hayır hayır!' dedirtiyor. Hep yaşından büyük, hep gereksiz yere yaşlı.
Emma Stone'un bu ağır makyajlı görüntüsü beni ekranda o kadar da rahatsız etmemişti. Şimdi fotoğrafa bakınca çok gereksiz buldum bu zorlama güzellik halini. Sanki göz makyajı yapılmaya başladıktan sonra bir şeyler kontrolden çıkmış ve makyör... duramamış bir yerden sonra.
Birazdan (yani bu satırların bitiminde) kadınların yakın plan çekimlerde olduklarından ne kadar daha çirkin çıktığını üzülerek fark edeceksiniz. Ewan McGregor gibi erkeklerin ise ne mesafeden çekilirlerse çekilsinler 'güzellik'lerinden bir şey kaybetmediğini kıskançlıkla inceleyeceksiniz.
Giuliana Rancic'in yaptığı gibi, dudakları ultra-nude tonlarla yok etmeye hayır. Diş ve dudak arasındaki o ince çizgi asla bu kadar ince olmamalı, açık ve seçik görünmeli. Yanılma payı bırakmaya hayır. Yoksa böyle tuhafımsı manzaralar çıkıyor ortaya.
Lea Michele (fotoğraflar hep bir üstte) için ne diyebilirim? Susayım daha iyi. Cher'in en kötü dönemlerini taklit eder bir hali var.
Maria Menounos'un özenle yaptırdığı, bu tarzda kocaman topuzlara hayır! Ek saçla yapılan topuzlara hayır! NO!
Mia Farrow kırıntılı, Marilyn Monroe edalı güzelliği dikkat çekici Michele Williams'ın, evet. Ancak Art Deco mücevherli (çok hoş bir parça, inkar etmiyorum) o saç bandına, hayır. Gerçi kendisini kabul konuşması sırasında beğenmeden edemedim yine. Bu 'strawberry blonde' saç rengini de destekliyorum. Aklımın Williams'ın koyu renk kaşlı platin saçlarında kaldığını ise sizden gizlemiyorum.
Natalie Portman da bu işi bir türlü beceremediğini düşündüğüm bir başka isim. Kocaman bal rengi gözleri pek güzel ama sizlere de sanki 'Black Swan'ın setinden bir çift lens çalmış da onları takıvermiş' gibi gelmedi mi? Bir de o saçlar nedir? Neden öyledir? Bilinmez...
Üstteki fotoğraf da yorum kabul etmiyor. Kısaca şöyle demek istiyorum:NO.
Hmmm... Bu seneki Altın Küre Ödülleri'nde hiç beklemediğim şeyler başıma
geldi. Mesela Angelina Jolie o kadar kusursuz ama bir yandan da
heybetli bir güzellik seçimi yapmıştı ki, kendisini beğenmeden edemedim.
Genelde yastık dudaklarını ten rengi rujlarla kamufle ederdi, bu kez
kırmızıya bürümüş. 'Evet'lerimizin açılışını Brangelina'yla yapıyoruz. Her ne kadar
Brad Pitt'te makyaj izlerine rastlanmasa da bir araya geldiklerinde
birbirlerini daha da güzelleştirdiklerini, daha da önemlisi en doğal pozlarında bile
bizleri Madame Tussauds'da hissettirdiklerini itiraf etmek gerekiyor.
Charlize Theron'un solgun ama dolgun seçimine de benden koca bir evet.
Ancak bu kadar güzel bir kadının alabileceği bir risk bu. Gözlerde
uzaktan hiç fark edilmeyen dore bir far ve maskara var. Dudaklarda ise
elbiseyle aynı renkte, çok ama çok uçuk bir pembe. Taptaze ama bir o
kadar da kadınsı bir duruş.
Glenn Close'un yaptığı gibi doğallık, kırışıklık, zarafet ve Armani
Privé ile yaşlanmaya evet! 40'ları yeni tırmanmaya başlamış yüzler bile
estetik kurbanı olmuşken (Nicole'cüm yaş yüzünden yırttım sanma, lafım
en çok sana) eğer bir müdahale yapılacaksa da onun kıvamında
bırakılmasını diliyor gönül.
Jessica Biel'in (alın işte, başka bir 'ben bunu nasıl yaptım, nasıl bu
kızı beğendim' sürprizi) olgun elbisesini dengeleyen sade saç ve
makyajına evet. En çok da bu yeni çikolata rengi saçlarına evet.
Julianne Moore'un kusursuz saç ve makyajına evet. Yaşına göre
davranmaya, genç kız taklidi yapmak yerine olgun ve ihtişamlı bir kadın
gibi görünmeyi seçmeye evet!
Kelly Macdonald'ın geceye damgasını vuran metalik/pul/payet hastalığını
neredeyse duştan çıkıp sıkı sıkı toplanmış gibi duran saçlar, pürüzsüz
bir ten (bu kızın o teni sağlamak için fazla çabaladığını düşünmüyorum,
'porselen' tanımına uygun) ve hafifçe renklenmiş dudaklarla
dengelemesine koca bir evet. Aynı Biel gibi modern görünümün denklemini
çözmüş görünüyor o da. Ağır makyaj+sade kıyafet veya sade
makyaj+kıyafette ağır etki.
Reese Witherspoon da aynı Angelina Jolie gibi beni şaşırtan isimlerden.
California'nın bağrından kopup gelmiş, doğal ve ışıl ışıl bir sarışın
gibi görünmeye evet. Yapılmış bir saç ancak bu kadar doğal görünebilir.
Makyajı o kadar ustaca uygulanmış ki estetik yaptırdığından kuşkulandım.
Rooney Mara'ya kocaman bir evet! Bu kız, size uzun uzun bahsettiğim gibi
son dönemlerde güzellik alışkanlıklarıyla beni en çok heyecanlandıran
isimlerin başında geliyor. Bu seçimini de çok etkileyici buldum. O ıslak
saçlar, arkadan kuş kanadı gibi çıkmış o minik at kuyruğu ve aynı
etkiyle gözleri saran upuzun kirpikler. Aynı o verdiğim kocaman evet
gibi fotoğrafı da kocaman açıyorum.
Bir başka 'baby blue', şirinlik muskası Zooey Deschanel ise, Nicole Kidman'ın gençlik günleri
ve Eva Green'in bugünü arasında gidip gelerek pek flörtöz, pek 50'ler, pek hoş
bir tablo çiziyor. Hatta aslında şöyle demeliyim: Tarzından ödün
vermeden, eksantrik seçimlerine de sahip çıkarak hoş olmayı bir kenara
bırakıyor, düpedüz güzel olmayı seçiyor. Saç ve makyaj anlamında benim
için alternatif bir favori oldu kendisi.
Saat beşe beş var. Tüm bunları ve daha başka birçok şeyi daha sonra konuşuruz 10dakika'cılar. Günaydın hepinize!