Sinematografik tesadüf olur ya, şu yazıyı yazdığım günün akşamında yine Chanel'in çok şık bir çıkarmasını izlemeye gittim. Almodovar'ın 'The Skin I Live In' gibi çok da güzel bir isme sahip olan filmini hepinize şiddetle tavsiye ediyorum. Film hakkında tek bir ipucu bile vermeyi reddediyorum. Ancak şunları söylemekten bir zarar gelmeyeceği kanısındayım.
- Chanel, bir başka kült film sahnesine daha imza atmış. En iyisini almayı alışkanlık edinmiş bir adamın bir kadına makyaj önerisi bir kutu dolusu Chanel'den başka ne olabilir?
- Film, 'en iyi makyaj' dalında aday olabilmeliydi.
- Son sahnelerde karşınıza çıkan o güzelim göz makyajının neyle yapıldığını merak edeceksiniz tabii. Illusion D'Ombre 83 numara: Illusoire.
- Makyöz Karmele Soler (altta harıl harıl çalışırken görüyorsunuz kendisini) Almodovar'ın başka filmlerinde de görev almış. Keşke bana da makyaj yapsa.
- Film, beni idealize ettiğimiz 'pürüzsüz ten' konusunda da düşündürdü biraz. Bu açıdan bakmak biraz yüzeysel olsa da Vera, disiplinli bir kamp hayatı yaşıyor. Ekstra düzenli besleniyor; az ve sağlıklı yiyor. Her gün düzenli olarak yoga yapıyor. İşgal ettiği tenin hakkını veriyor yani. (İpucu vermiş değilim, korkmayınız.)
- Yine aynı sebepten özellikle yakın kadrajlı bazı sahnelerde, pürüzsüz bir tenin ne kadar etkileyici olabildiğini bir kere daha görüyoruz.
- Eve gelir gelmez tonlarca su içiyoruz.
- Aktris Elena Anaya (en altta), biraz Emmanuelle Béart, biraz Juliette Binoche, biraz Julia Ormond, biraz da Audrey Tautou'yu hatırlattı bana. Baktıkça daha da güzelleşen, Fransız-vari bir güzellik. Eminim Lagerfeld onu çoktan gözüne kestirmiştir. Kendisini kampanyalarda göreceğimiz gün yakındır.