Biraz geriye sarıyorum.
- Ayşecan, bana güzel kısa saç kesen birini söylesene.
- Tabii, yoksa saçlarını kestirecek misin yine?
- Tarih Haziran.
- Yuppi! Çok ama çok yakışıyor sana kısacık saç!
- İşte ya senin Yıldırım'a gideceğim ya da Cosy'de Kemal'e.
Biraz daha geriye sarıyorum.
Senelerden 97 ya da 98... Artık bu keskin tarihler konusunda beni mazur göreceksiniz. O dönem herkes Amerika'ya gidiyor, moda bu. Ben de evimin hemen dibinde bir SAT kursu buldum, oraya yollanıyorum okuldan sonra. Her gün de istisnasız geç kalıyorum. Yanlış hatırlamıyorsam Azra'yla orada tanıştık biz. Bol pantolonlar, Vans kaykaycı ayakkabıları, o ayakkabıların içine komik desenli, renkli çoraplar giyerdi. 'Papyon'u hemen fark edilirdi, tam bir Pierre Loti'li... Saçları kısaydı. O seneler kimsenin taşımadığı Pixie bir modeldi. Daha önce bu saçın bu kadar yakıştığı bir kız görmemiştim. Hani o günlerde 10dakika'yı yazıyor olsam, 457398736 fotoğrafını koyardım buraya. Böyle cool, parizyen, 'tavşan surat' lakabını güzel bir sıfata dönüştüren kızlardandı Azra.
'High school sweetheart' (lise aşkı) onun için bir romantik komedi sahnesi olmaktan çıktı, hayatına dönüştü. Tolga'yla evlendi. Ozan ve Mete isminde iki muhteşem çocuğu oldu. Kendini anneliğe adadı ama hayattan çekilmedi. Her organizasyonda, her eğlencede, her sohbette var olmayı başaran becerikli kadınlardandı ne de olsa... İki minik çocuk annesiyken bir sergi bile gerçekleştirdi, daha ne! Onu her görüşümde, kırmızı rujuma hiç yakışmayan, gayet kahvehane ağzında bir 'helal olsun' çektim. İçimden ve dışımdan.
Sonra Azra bir gün göğsünde bir kitle fark etti. Hikayenin gerisini zaten tahmin ediyorsunuz. Doktor ziyaretleri, alel acele gerçekleşen ciddi bir ameliyat, daha sonrasında (benim çok zor olduğunu ancak tahmin edebileceğim) bir adaptasyon dönemi. Sanki hapşırırken kalbin bir saliseliğine durması gibi... Sadece bu senaryoda o salise günler ya da aylar sürebilir...
Çok güçlüydü Azra. Çok güçlü. Daha önce hiçbir tanıdığımın başından böylesine büyük bir şey geçmediği için belki de... Ben çok etkilendim. Gücünden, yaşama arzusundan, ömrünün her dakikasını değerli buluşundan. 'Buradayım ben, kim ne derse desin' deyişinden. Kemoterapi başlayınca kendi kararıyla yakın bir arkadaşının (altta görüyorsunuz ikisini, iş başındalar) saç modelini, daha doğrusu saçsız modelini benimseyişinden. Bunu yaparken şu objektife muzur muzur gülüşünden. Ameliyatından hemen sonra en yakın arkadaşının düğününe gidişinden. Az buz şeyler değil bunlar. Hayatın ta kendisi. Hayatın tam ortasında olmak!
Bugüne geliyorum.
Bugün, Azra'nın doğum günü. Saçlarını kazıttığı şu karelere bakınca karşımda 'taş' gibi bir kadın görüyorum. Cesaret öyle bir şey ki, en koyu kırmızı rujdan, en iddialı dumanlı makyajdan, en duru ciltten, en düzgün vücuttan bile daha etkili. Daha güzel. Azra, her zaman güzel bir kız oldu, ona şüphe yok. Ne komiktir ki güzelliği benim için sözüm ona onu 'kesip biçtiğinde' (hani bizde öyledir ya, kadının güzelliği saçıdır, fasa fiso...) daha da bir parladı. Işıl ışıl bir şeye dönüştü. Böyle bir deneyimi yaşamayan bilemez o yüzden ben de ahkam kesmek niyetinde değilim ama hayatın kendine attığı bir kazığı 'güzellikle' yaşayan bu kadının önünde saygıyla eğiliyorum. Makyajsız yüzü, kendinden pembe dudakları, güzel gözleriyle dazlak bir kafayı bile taşıyabilen Azra'nın doğum gününü kutluyorum. İyi ki etrafımda böyle kadınlar yaşıyor!
gerçekten çok hoş bir kadın! Sağlıklı günler diliyorum.
ReplyDeletemerhaba
ReplyDeleteçok ama çok geçmiş olsun gerçekten çok güzel bir kadın hep böyle yüzü güler inş.
O son fotoğraftaki çocuğuyla olduğu o an o kadar güzel ki. Umarım bu tablo hiç bozulmaz.
ReplyDeleteperisan ettin, gectin aysecan...
ReplyDeleteperisan ettin aysecan... bu kadar guzel yazilirmi?!
ReplyDeleteazminin hepimize örnek olması dileğiyle. paylaştığın için teşekkürler.
ReplyDeletebu kadınsa dıgerlerı ne denılcek kadar pembe dudaklı asıl yuzlu ahu gozlu ve sevglı burctasım olan bu kadına hayran olunası yazıya cok tsk ederız saglıkla kalmanız dılegımle sevgılerımlee......cok tskrler bıızmle bunları paylstıgınız ıcın
ReplyDeleteaysecan kalemine saglik !! Azra'ya da bir omur boyu saglik !!
ReplyDeletegiden saç olsun be!
ReplyDeleteBu kadının saf cesareti, katıksız yaşam sevinci ve taş gibi azmi olduktan sonra, saç-makyaj hikaye...
Hayran olunası kadınlardan...
Sevgilerimi, hayranlığımı ve dualarımı gönderiyorum...
Sağlıklı kocaman bir ömür olur inşallah!
Azra .. Sen gördüğüm en cesur insansın. Sizde söylemişsiniz ya , KIRMIZI RUJDAN DAHA İDDALI ..
ReplyDeleteazra güzelliğine vuruldum!!!
ReplyDeleteAllah sağlık versin ...geçmiş olsun ...
ReplyDelete