Kuaföre gitmek, benim için her zaman tatsız bir şey olmuştur: Kadınların yaşadığı ve yaşattığı rekabet dört bir yanda hissedilir. İyi kuaför, her daim çok meşguldür. Senin boyanı sürerken son fırça darbesini havada atar, huysuz ve yaşlı müşterisine fön çekmeye gider. Masanın üzerinde kurulmuş saat bip bip öter ama o ortalarda görünmez. İlla bir çağırmak, kendini hatırlatmak, zaman zaman uzay çağı kostümüyle (boya önlüğü ve balyaj sırasında alüminyum folyolanan saçlardan bahsediyorum) tüm salonun içinde bir tur atmak gerekir. Eğer kibar kibar, terbiyeli terbiyeli yerinde oturursan ve arsızlık etmezsen (ona da benim yapım elvermiyor) çikolata kahvesi beklerken kuzguni siyahla karşılaşırsın. Sonra (yine terbiyenden) ağlayamazsın da...
İşte benim yolum da Cozy'e böyle bir deneyim sonrası düştü. Aslında düşmedi, resmen düşürüldü. Burcu (Pilates hocam, evet) 'Osman'a git, çok memnun kalacaksın' dedi. Daha önce de duymuştum. 'Tamam' dedim, 'artık vakit geldi'.
Osman konusu, ayrı bir paragrafı gerektiriyor. Bir kere kendisi çok tatlı bir insan. Seni dinliyor, sanat aşkına istemediğin saçı kesmiyor. Sana yakışmayacak şeye evet demiyor. Gösterilen her resme, özenilen her modelin fotoğrafına, uzun uzun bakıyor. Sabırla... Dikkatli, zevkli, yetenekli. Makasına hakim. Yakın mesafede insanı germiyor. Mesela bu da benim için önemli bir konu. Bilmiyorum dikkat ettiniz mi ama kuaförünüzle aranızda çoğu insandan daha az mesafe olur. Yakın temas gerektiren bir iş bu. Bazı insanlar dar alanda iticidir, gericidir. Oysa ki kuaföre teslim olmak gerekir. 'Başını çevirir misin?' Çevireceksin. 'Biraz aşağı indirir misin?' İndireceksin. İşte bu noktada 'güvenmek' önemlidir. Osman da güvenilesi bir insan.
Kemal Baykar'ın (onun hakkında da çok iyi şeyler duydum) açtığı Cozy, küçük bir salon. Bu yüzden aynı anda yirmi kişinin saçı yapılamıyor. Bence bu, muhteşem bir şey. Benim saçım genelde şu köşede kesiliyor.
Cozy, çok şık bir yer bir de. Sanki çok zevkli bir arkadaşınızın evine gitmişsiniz gibi... Kasanın üzerinde durduğu o kütük mesela... Bence çok hoş bir detay. Mekanda bol bol ahşap kullanılmış olması da, yaşadığınız o ev sıcaklığında etkili. Normalde o kütük, şu an ismini hatırlayamadığım için utanç duyduğum, güleryüzlü, tüm gün boyunca memnuniyetimiz için bir o yana bir bu yana koşturan, oldukça da becerikli bir kişiye ait.
Şurada filtre kahve, latte ve macchiato yapılıyor. İsteyene bitki çayı, isteyene naneli limonlu sıcak su, isteyene boyun masajı, isteyene günün astroloji yorumu... Koltuklar arası sohbet mümkün. Eğer istersen kimseye bulaşmadan kendi halinde bir köşede kalmak da mümkün.
Kasanın hemen karşısında duran ürün rafı çok iştah kabartıcı. Kerastase dışında Davines isimli bir markayı da getiriyor Cozy. Bilenleriniz biliyordur, bu marka, biraz Aveda'ya benziyor. İçeriği doğal, kokusunu çok beğendiğiniz bir ürünü isterseniz yiyebilirsiniz bile!
Cozy'cilerin en hassas kuaför konularından biri olan 'bahşiş'e getirdikleri şık çözüm de çok hoşuma gidiyor. Ben o cebe sokuşturma, tıkıştırma olayını beceremem, kaç kere parayı yere düşürüp utanç içinde kalmışlığım var...
Gelelim makyaj olayına... Cozy ziyaretlerim boyunca, mekandan çok memnun bir şekilde bir düğüne, partiye ya da önemli bir geceye gitmek için hazırlanmış müşterilerle karşılaştım. Aynanın arkasında duran makyörü bir türlü görememekle birlikte hep aynı cümleyi duyuyordum: "Teşekkür ederim, harika oldu." Sonra öğrendim ki o kişinin ismi Ensar'mış. Kendi makyajımı kendim yapmaktan hoşlandığım için henüz onun maharetlerinden faydalanamadım ancak makyaj masasının Sephora ürünleriyle dolup taştığını görünce kendisine birkaç soru sormadan da edemedim...
Ensar, 27 yaşında. İstanbul doğumlu. 13 yıldır bu sektörde çalışıyormuş, dudak uçuklatıcı! Bugüne kadar farklı sinema, televizyon, konser ve dizi projelerinde yer almış. Ajda Pekkan'a makyaj yapma şerefine de erişmiş. Makyörlük, özel bir yetenek istediği için bu işi yapmaktan mutluluk duyuyormuş. Haksız bir mutluluk değil bence de...
Neden makyör oldun?
Hem makyörlük hem de imaj danışmanlığı yapıyorum. 10 yıl önce çok önemli bir makyöz, 'bu işi yapan çok, çuvaldaki pirinç kadar, bence sen yapma' dedi. Ben de samimi bir tebessümle 'ben pirincin taşıyım, bırakın ayıklasınlar' dedim. Nitekim, öyle oldu.
Sence Türk kadınının en büyük makyaj hatası nedir?
Çok fazla malzeme kullanıyorlar ama doğru yerde kullanmıyorlar. İş malzemede olduğu kadar teknikte...
Masanda duran ürünler içinde favorilerin?
Siyah göz kalemi, terracotta, kapatıcı, hacim veren maskara ve pembe allık.
Makyajda vazgeçilmezin?
Sephora Waterproof siyah göz kalemi.
Kirpik kıvırıcısı kullanıyor musun?
Küçük gözlerde ve düz kirpiklerde, evet.
Kendi üzerinde en çok hangi ürünleri kullanıyorsun?
Terracotta ve eğer yorgunsam azıcık kapatıcı.
Bize verebileceğin birkaç makyaj hilesi var mı?
Kirpiklerin daha yoğun görünmesi ve gözlerin etkisini arttırmak için kirpik diplerini siyah kalemle doldurun. Üzerine bol maskara uygulayın. Dudaklarınızın dolgun görünmesini istiyorsanız kapatıcıyla rengi soldurup tekrar kontürleyin, dudak rengindeki bir rujla dudaklarınızı tekrar boyayın.
Kırmızı ruj mu yoksa dumanlı bir göz makyajı mı?
Buğulu gözleri çok severim. Kırmızı ruj çok özeldir, herkese yakışmaz ama favorilerimden biri olduğunu söylemeliyim. İkisinin arasında bir tercih yapamıyorum!
Kime makyaj yapmak isterdin?
Jennifer Lopez, Rihanna ve Beyoncé.
'Makyaj çantamda yalnızca üç ürüne yer var' diyen bir kadına hangi ürünleri tavsiye ederdin?
Fred Farrugia'nın paletini tabii ki! Küçücük bir paletin içinde her şey var, herkese tavsiye ediyorum.
İşlerin hakkında kime fikir sorarsın?
En yakın arkadaşlarıma. Bazen sadece sormak için sorarım, sonra yine bildiğimi okurum.
Cozy'de kendi masan dışında en sevdiğin köşe?
Müşterilerin de bayıldığı, mis gibi kahve kokan köşe.
Cozy adres: Ebulullah Cad. Mermerler Sitesi No:14/1 Etiler
Tel No: (0 212) 351 09 46
No comments:
Post a Comment