Şimdi okullu olduk/Sınıfları doldurduk

Dergicilik hayatım boyunca lansmanlarla ilgili (markaların ürünlerini tanıtmak için gerçekleştirdiği organizasyonlar) başıma elbette tuhaf şeyler gelmişti ama bugüne kadar hiçbir lansmanı basmamıştım. Ne mutluyum ki otuzlu basamakların başında onu da yaptım. Solto Beach'te çok eski bir marka olan ama benim nedense bugüne kadar tanıma fırsatı bulamadığım Dalan'ın D'Olive serisiyle tanıştım. Kendimi zorla tanıştırdım demek daha doğru olur.

Zeytinyağı etrafında dönen ürünlerin (kendilerini altta görebilirsiniz) içinde en çok şampuan ve saç bakım kremi ilgimi çekti. Ege'nin zeytinyağı ve buğday proteini ile hazırlanan bu ürünler, bir nevi 'doğal içerikli Pantene' karizması taşıyor. Yıkandıktan sonra pek bir şey yapmanıza gerek kalmıyor, saçınız sonuçtan memnun, ışıldar hale geliyor zaten. Zeytinyağı sabunu ve vücut losyonu da denenecekler listemde.


Sevgili Dalan D'Olive sizi basmak bir keyifti!


Not: Başlığım elbette ki en üstte gördüğünüz o muhteşem kutuya ithaf edildi.

Granit/Füme/Gri/Metal/Taş/Çakıl

Crazy Busy Brows!!!

Bu eğlenceli filmde oynatabileceğim üç benzer karakter tanıyorum ben de.

Highlight(ed)

Lükse sarınmış menekşe ve frangipani

Sizlere daha önce Diane Von Furstenberg'in (ortadaki Von'un 'Fon' olarak okunması pek önemli bir detaydır...) Sephora için bir sürprizi olduğundan bahsetmiştim. İşte o sürpriz yukarıda gördüğünüz yeni parfüm. Kıvırcık saçları, az makyajlı zarif halleri ve endamıyla sektörün en göz alıcı kadınlarından biri olarak esansına kendi ismini bahşetmiş.

Diane, menekşe ve frangipani notalarıyla, parfüm dünyasında şu sıralar sıklıkla altı çizilen bir konseptin yanına minik bir altın yıldız çiziyor: Kontrast. Prada Candy'den sonra şaşırtıcı iki notanın yanyana gelişine tanık oluyoruz.

Sizlere bir minik gözlem daha: Moda dünyasının monokrom çılgınlığından sonra parfüm dünyasında da mono-nota döneminde olduğumuzun farkında mısınız?

Ve son olarak: Aurelien Guichard tarafından yaratılan Diane, yalnızca Sephora'da satışa sunulacak.

Pastelmania

Ilıca'daki Nurcan Kuaför, Alaçatı günlerimin manikür- pedikür durağı. Burası öyle bir yer ki ayaklarınızı plastik kaplara koyup sıcak suda bekletiyor, içtiğiniz Türk kahvesini illa ki kapatıyor, sağa sola laf yetiştiriyor ve her şeyden de önemlisi her koşulda rötar yapmayı beceren Nurcan'ın sivri dili ve hazırcevap halleriyle baş ediyorsunuz. Anlayacağınız kelimesi kelimesine bir 'mahalle' berberi.

Ancak ellerinde öyle renkler, öyle çılgın neonlar, öyle tatlı pasteller, öyle temiz ten renkleri var ki... Belli ki güzellik dünyasının baş tacı ettiği ojenin onlar da farkına varmış, yatırımlarını yapmışlar.


Yukarıda gördüğünüz pasteller arasında uzun süre gidip geldikten (ve bir mahalle berberinde Illamasqua gibi İstanbul'un en elit mekanlarında bile karşılaşamadığım bir markayla karşılaşmanın şaşkınlığından da şöyle bir silkelendikten) sonra, lilada karar kıldım. Ne de olsa bahçemizdeki yaseminlerle çok uyumluydu. Ayaklarımı da nil yeşiline teslim ettim. Oh, mis!


Lütfen lütfen, yaz bitmesin!!!

Modanın sokaklara taştığı gece

O gece, işte bu gece.
Ben çok sevdiğim Sephora ailesinin etkinliklerini coğrafi nedenlerle kaçırdığım için sizleri haberdar etmek ve Sephora sepetlerinizi sürprizlerle doldurmak istedim 10dakika'cılar. Ne de olsa bir kadına yapılan güzellik sürprizlerinin tadını çok az şey sollayabilir bu hayatta...
Neler var?
- Sephora Çarkıfelek ile 7 farklı fırsattan faydalanma şansını elde edeceksiniz. Belki de o aylardır rafta gözünüze kestirdiğiniz ama o kadar da ihtiyacınız olmadığını düşünerek kasaya bir türlü götürmediğiniz ürün, Vogue'un bu anlamlı gecesinde sepetinize düşecek.
- Çok sevdiğim arkadaşım, bu sektörde işini bilen, her ürünü en ince ayrıntısına dek araştıran, ince eleyip sık dokuyan Vogue Türkiye Güzellik Editörü Gözde Atakoğlu, Vogue için seçtiği ürünleri ve güzellik trendlerini paylaşacak sizlerle. 18.00-19.00 arasında İstinye Park Sephora'da olursanız kendisiyle tanışıp sohbet edebileceksiniz ki ben onu tanıyan biri olarak bu sohbeti şiddetle tavsiye ediyorum!
- NARS'ın makyörleri, yeni sezon ürünleriyle vitrinde canlı makyaj uygulaması yapacak.
- Benefit bir yarışma düzenleyecek ve sizleri hediyeye boğacak. Ayrıca markadan alışveriş yapan herkes delux sample'lara sahip olacak.
- Beauty Bar'da canlı DJ performansı ile müziği makyaj paletinize ekleme şansınız olacak.
- Bu sene Sephora ve MANGO, Vogue Fashion's Night Out için güçlerini birleştirmiş. İstinye Park, Bağdat Caddesi, Nişantaşı ve Nişantaşı City's MANGO mağazalarında bir Sephora standıyla karşılacaksınız. Oradan Sephora indirim kuponunuzu almayı ve en yakın Sephora mağazasında harcamayı da ihmal etmeyeceksiniz tabii!!


Ya, işte böyle. Önümüzdeki sene, aynı geçen sene yaptığım gibi ben de sizlerle birlikte olacağım. Hepinize süper bir gece, muhteşem bir alışveriş seansı diliyorum!

Peeling a la Mojito!

Bu hayatta dayanamadığım bir şey varsa o da pütür pütür olmuş, kurumuş cilt. Yazdan sonbahara geçerken, özellikle de benim gibi şımarıklık yapıp neredeyse tüm yazınızı deniz kenarında geçirdiyseniz, kendinizi eskimiş deriyi atmaya çalışan bir yılan gibi hissediyor olabilirsiniz. Bugün aynen öyle hisseden ben, önce mutfağa inip gerekli malzemeleri toparladım, ardından kendimi banyoya kilitleyerek (drama drama drama!!!) uzun bir peeling seansı gerçekleştirdim. Bana kokusuyla Mojito'yu anımsatan bu tarifi sizlerle de paylaşıyorum:


- Bir koca bardak toz şeker
- Deniz tuzu
- Yarım çay bardağı zeytinyağı
- Bir şişe portakal yağı (tüm aktarlarda bulabilirsiniz, en küçük boy alsanız yeter)
- Yarım limon suyu (ben misket limonu kullandım)
- Taze lavanta çiçekleri (e artık o kadar da lüksüm olacak)



Şekerin yağda ezilmemesi çok önemli. Elinizle karıştırırken tam kıvamında yağlandığından (tüm yağı boşalttıktan sonra bile şekerin teninize sürtündüğünü hissediyor olmalısınız) emin olun. Kuru cilde, yukarıdan aşağı hareketlerle uyguladığınız peeling'in ardından soğuk suyla durulanın. Bir şey sürmenize gerek yok. Hem mis gibi koktuğunuzu hem de yumuşacık olduğunuzu göreceksiniz!


Yarın yenilenmiş cildimle çıkacağım güneşe. Portakallar bahane, yazın bittiğini kabul etmemekte ısrarlıyım!

Alexander Wang Bang Bang!

Alexander Wang'den Grace Kelly topuzu bekleyemezdik herhalde... 90'lara, Kurt Cobain'e ve Grunge akımına göndermeler yapan bu görünüm, saçı kendi haline bırakarak değil, ıslattıktan sonra yağlayarak sağlanabilir. Yaz aylarında favorim olan, süper pratik bir model.


Wang'in hırçın stili için yağlanması gereken tek yer saçlar değil. Göz kapaklarımızı vazelinlediğimiz o eski günleri bir hatırlayın. Farla denendiğinde, çizgi çizgi toplanan, hiç de estetik olmayan bir sonuçla karşılaşıyorduk ya... Benefit'in Bad Gal Waterproof Liner'ıyla denedim bu kez. Kalemin ucundaki yumuşak fırçayla kalemi biraz dağıttıktan sonra üzerine incecik bir kat Clarins Moisture Replenishing Lip Balm geçtim. Hiç de fena olmadı!

Wang defilesinde saç, aynı geçen sezonki gibi Guido Palau'dan, makyaj ise Diane Kendal'dan. Çabasız, doğal, cesur bir görüntü. Benim çok hoşuma gitti. Şu alttaki kare de gerçek bir backstage klasiği olarak tarihe geçebilir.

Ve işte başladık!

Rag&Bone'la New York Moda Haftası'nı açtık 10dakika'cılar. 2012 yazında da Cameron Diaz'ın Hollywood temsilciliğini yaptığı 'surfer look'la karşı karşıya kalacağız. Mavi gözlü sarışınlara her daim turuncu, şeftali, bronz, bakır gibi renkleri tavsiye ediyorum. İşte önümüzdeki günler boyunca sizleri tüm güzellik manzaralarından haberdar edeceğim bu kutsal haftada, bunun gibi başka örnekler görme şansına da erişeceğiz. NARS Scorching Sun, sarışın olmadığım halde benim de severek kullandığım bir combo. Bir tane edinmenizde fayda var.

Tank (minik bir farkla)

Daha önce sizlere şu yazıda bahsettiğim "Tank", içi doluyken çok daha etkileyici görünüyor.

Charlotte & Scarlett

Balenciaga L'Essence için poz veren Charlotte Gainsbourg ve Dolce&Gabbana The One için poz veren Scarlett Johansson. İki çok farklı kadın tipolojisiyle karşı karşıyayız. Marilyn Monroe kırıntılarının bu sezon her tarafı saracağına zaten hiç şüphe yoktu, ne de olsa yumuşak güzelliğiyle bu iş için biçilmiş kaftan olan Michelle Williams, yatağa girerken sadece Chanel No:5 giyen sarışın bombayı canlandırıyor. Guess kampanyası ilk işaretti, altta da Domenico Dolce ve Stefano Gabbana'nın Scarlett Johansson'u modern bir Marilyn'e dönüştürmesine tanık oluyoruz. Charlotte Gainsbourg, Balenciaga'nın ilham perisi, kendi olmak dışında pek bir şey yapmıyor. İyi ki de yapmıyor. Kızıl kestane saçları hafifçe dağılmış, bakışlarında özgüven ve soru işaretlerini birleştirebilen bu sıska kadın, güzellik dünyasına da ucundan adım attığı için seviniyorum ben.


Not: Scarlett Johansson'un saç ve makyajını nadiren beğendiğim anlardan biri, golden sarı saç söz konusu olduğunda illa da küllü kumral kaş. Saçtan biraz daha koyu. Bakışları çerçeveleyen ama asla sertleştirmeyen...

Bir Sephora sepetinin ağzına kadar doluşu

Bir Sephora seansının daha sonuna gelmişken sizlere sepetimi hangi (benim olmazsa çıldıracağım) ürünlerle doldurduğumu itiraf etmek boynumun borcu. O boynun birden fazla parfüme maruz bırakıldığını söylememe gerek var mı?


- Sephora Curved Scissors
Her banyoya lazım.
- Kenzo Ça Sent Beau
Kenzo'nun ilk parfümü. Bugün hala bulunabiliyor olması bir mucize! Ylang-ylang, şeftali, baharatlar ve bir takım beyaz çiçekler... Üçüncü şişemdeyim.
- Clarins Water Purify One-Step Cleanser with Mint Essential Water
Nane suyu aklımı fena çeldi. Bir de son son Clarins'çiyim ben.
- Clarins HydraQuench Lotion SPF 15Karma cilde nem işte en iyi bu ürünle geliyor.
- A Scent By Issey Miyake/ A Spray Deodorant
Yürüyüşe ya da spora giderken sürüyorum. Spor kokusu olan kadınlardan biri oldum çıktım, iyi mi...
- Sephora Sugar Body ScrubSephora'nın kült ürünlerinden. Bir kavanozu iki haftada bitiriyorum, neyse ki gayet hesaplı.
- NARS Taj Mahal BlushBronz tene en yakışan renklerden: Hint turuncusu, böyle yanık yanık, sarıya dönük.
- Chanel Powder Blush 82 Reflex
Bunu da çok beğendim. NARS Orgasm'ın turuncuya bir tık daha yaklaştığını hayal edin.
- Givenchy Eyebrow Show Powdery Eyebrow Pencil No 2 Brown
Ben No 3 Brunette kullanıyordum ama bunun rengi biraz daha yumuşak. Kaş kalemi kesinlikle koyu renk olmamalı, sertleşiyor bakışlar.
- CARGO Blu-Ray High Definition Make-Up/Activating Face Primer
Daha önce NARS'ın Nişantaşı City's mağazasında tanıştığım tatlı bir makyör dedi ki bu, en iyisiymiş. Ayrıca ödüller de kazanmış. Deneyip yazacağım sizlere tabii ki.
- Clarins Colour Quench Lip Balm 12
Bayılıyorum!
- Clarins Eclat Minute Instant Light Natural Lip Perfector
Diyelim ki çok koyu bir göz makyajı yaptınız ve canınız ruj sürmek istemiyor, işte o zaman bunu süreceksiniz. Ben öyle yapacağım.
- Chanel Rouge Coco Shine 67 Deauville
Açık bir renk, doğal bir ton.
- Chanel Stylo Yeux Waterproof Long Lasting Eyeliner 20 Espresso
Klasiklerimden: Akmayan, dağılmayan, kahverengi kalem. Her gün...

Uzun uzun bakılası bir saç ve bir makyaj

Vogue Paris Eylül 2011

Mavilerde

Evet efendim. Hem aklım hem de kendim mavilerde, su yeşilinde, turkuazda. Bu sebeple de tempom düşmüş vaziyette. Bugün denizden çıkan bir süngerle vücuduma peeling yaptım, neredeyse 'The Little Mermaid'deki gibi mercanlardan kendime ruj yapmayı da deneyecektim... Altınkum'un şu yukarıda gördüğünüz incecik kumundan da iki çuval taşımayı düşünüyorum İstanbul'a. Yine peeling hep peeling...


Benim gibi aklını ve tırnaklarını maviye boyamayı tercih eden bir de arkadaş buldum. Beş yaşında olduğunu tahmin ettiğim İlda, her tırnağını farklı bir yaz rengine boyamıştı. Ojeli küçük kızlar kulübü beni oldum olası sinir etmiştir ama İlda'nın eğlenceli yaklaşımı pek hoşuma gitti. Onu da hemen bir altta görebilirsiniz.

Bir süre daha yavaş yavaş, ağır ağır, 'seyrek post'lu gideceğim ve sizlere şezlonglardan bildirmeye devam edeceğim.

Yani hiç makyaj yapmıyor olsam da '10 dakika gecikiyorum'.
:)

Prada'dan biz yaramaz kadınlara bir hediye

Prada'nın müthiş bir ironi ustası olduğunu hesaba katar ve Miuccia Prada'nın markanın yeni parfümünde de parmağı ve burnu olduğunu unutmazsak, Prada Candy'i 'masum bir şekerleme' olarak nitelendirmekten kaçınırız. Laos ormanlarından benzoin (Prada'nın pek sevdiği bir malzeme), misk ve karamel, notalarda. Léa Seydoux piyanonun başında. Yerlerde yuvarlanmayı hayal ettiği piyano öğretmeni de hemen yanı başında. Üzerinde siyah bir elbise, dudağında kırmızı bir ruj, elbisenin altında şeker pembesi bir külot. Bir anda başlayan çılgın bir Apaçi dansı (Türk pop kültüründeki 'apaçidansı'yla uzaktan yakından ilgisi yok).


Ambalaj tasarımına baktığımızda, her ne kadar pembe rengi görüyor olsak da bu parfümün lolita ruhlu bir kız çocuğuna ait olmadığını kestirebiliyoruz. Şişenin içinde çapkın bir kızıllıkla (bu rengi benzoin'in verdiğinden şüpheleniyorum) bize bakan esans, 'ben bir kadın için yaratıldım ama korkma sür' diyor.


İsim konusunda da bir ironi sezdim: 'Candy'. Hepimizin iştahını kabartan ama yemekten bir şekilde çekindiğimiz o şeker, bir Prada parfümünde sözüm ona sahip olduğu masumiyeti terk etmek zorunda. Evet, karamel var. Ama kadın parfümlerinin en kışkırtıcı notaları misk ve benzoin'in egemenliğini kabullenmiş durumda.

Yani... Çok fena, çok güzel bir şeyle karşı karşıya kalmış olabiliriz!


Reklam filmini ve hatta o reklam filminin nasıl yapıldığını da izleyin.

Beach Bun(ny)

Kim ister pırıl pırıl, parlak ve temiz saçlı olmayı?! Şöyle bir saç dururken... Yazın en güzel yanı, deniz ve güneşin saçta bıraktığı o yarı kirli, yarı dağınık, fazlasıyla seksi doku bence. Kadında da erkekte de bu, böyle. 'Beach hair' (yani plaj saçı) dediğimiz, kuzenim Alison'ın başarıyla modellik yaptığı bu konsept, modelden ziyade dokuyla ilgili. Ben en çok tam tepede topuz yapılmış halini seviyorum. Aradaki renkler güneş ve tuzdan bir ton daha açılmış, denizden arta kalanlar sayesinde her tel yerli yerinde, durması gerektiği noktada duruyor. Bir yandan da saçta kirlilik, serserilik ve kaygısız bir tavır var.


Bu saçı elde etmek için,

PLAJDA:
Denize girin. Çıkın. Asla duş almayın. Saçınıza nemlendirici yağ sürmeyin. Taramayın. Kendi haline bırakın. Günün sonunda, şöyle bir tepeden toplayın.

Not: Balyaj ve röfle gibi işlere kalkışmış olanlar, bu modeli daha iyi taşıyor. Bir de ara renkleriniz bir ton daha açılsın istiyorsanız saçınıza limon sıkın ve sonra güneşe çıkın.


ŞEHİRDE:
Duş alın. Saçınızı havluyla nemli kalana dek hafifçe kurulayın. Ambalajında 'matte paste', 'clay', 'messy hair' gibi kelimelerle karşılaştığınız bir saç ürününü, parmak uçlarınızla saça yedirin. Saçınızı asla fazla bastırmayın. Sağa sola dağılan telleri inatla kafanızın üzerine yapıştırmaya çalışmayın. Aynı The Beatles'ın söylediği gibi: 'Let it be'.


Not: 'Beach Hair' konusu yabana atılacak bir şey değil. Koskoca markaların en çok satan ürünleri, şampuan reklamlarında gördüğümüz o manzaranın (hani kız başını salladığında saçları parlak yıldızlar halinde omzuna dökülür) tam tersini yaratmayı hedefliyor. Siz de deneyin. Yaz bitmeden...

H-A-I-R!!!!!!!!!!!

Patrick Demarchelier objektifinden, 'Hippi Yeah!'. Vogue Germany, Mayıs 2010. İşte ben saç diye buna derim.

Bunları da almak gerekecek şimdi

Fashion Night Out, yaklaşıyor. Geçen sene İstanbul'da ilk defa düzenlenen ve bence gayet de başarılı olan bu gecenin tekrarıyla ilgili başka haberlerim de olacak ama ilk önce Chanel'in 8 Eylül'de satışa çıkacak olan Blue Denim oje setine bakalım şöyle bir...


Blue Rebel, Coco Blue ve Blue Boy. Marka, Coco ve Boy'un aşkına ithaf ettiği ürünlerle iyi bir satış başarısı yakalamış olacak ki bu romantik stratejisine devam ediyor. Blue Coco ve Blue Boy'u aynı tırnakta birleştirerek siz de bu aşka katkıda bulunabilirsiniz belki...

Bir makyaj günlüğü/Vogue Paris feat. YSL

Vogue Paris'in Yves Saint Laurent'ın makyaj sihirbazı Lloyd Simmonds ile gerçekleştirdiği seanslar, makyaj müptelalarının tüylerini diken diken ettirecek cinsten. Üç bölümden oluşuyor. Hans Feurer (Almancanın kendine has, kaba saba kelimelerini ve seslerini çıkartarak... siz deyin George Michael'ın 'Outside' klibi, ben diyeyim daha da cesur bir şey) objektifin ardında. Jourdan Dunn ve Natasha Poly önünde.

Şu yukarıda gördüğünüz metalik, krem farlar, yeni sezonda hayati önem taşıyor. Geçtiğimiz hafta Chanel'inkilerle tanıştırmıştım sizleri. İşte bunlar da YSL versiyonları. Açıkçası makyajın sokak çocuğu olarak tabir edebileceğimiz M.A.C, bu işi hem krem hem de pigment formda yıllardır yapıyor. Yani onlar şu heyecana kıs kıs gülüyor olabilir...

Natasha Poly, olağanüstü kemik yapısı ve zarif hatlarıyla, Parizyen bir tavuskuşu rolünde. O göz makyajını yapıp bankaya gitmek istiyorum mesela...

Jourdan Dunn'ın modelliğini yaptığı bu tüm göz kapağını baştan aşağı kaplayan makyaj da, aynı metalik farlar gibi yeni sezon kanunu. Yapmayan kalmasın. Göz kapağı mesafesi geniş olunca daha da iddialı bir hale geliyor tabii. Yalnız stylist burada biraz gaza gelmiş ve göz kapağındaki karalığı ve örtüyü başa da taşımış. Merak edenleriniz için Jourdan'ın üzerinde bir YSL smokini var bu karede.

Her şey kağıdı boyayarak başlıyor profesyonellerin dünyasında.

Kağıttan gerçeğe başarılı bir uyarlama olduğunu düşünüyorum, ne dersiniz?

Vogue Paris demişken Eylül kapağını süsleyen Charlotte Casiraghi'nin makyajına bir bakmadan olmaz. Bu kapağı çok beğendim. Charlotte, her daim 'su-sabun-toka' halleriyle çıkıyordu karşımıza. Onlar da çok güzel ama böylesine teatral ve etkileyici bir makyajla, bir sürgün prensesine dönüşmüş. Belki de annesi ve teyzesinin yaramazlıklarına gönderme yapılıyordur şu makyajla... Mario Testino çekmiş. Aksanlı bir 'Oh la la!' demek düşer bizlere.



Videoları izlemek için şurayı tıklayın.