8.3.11

Paris Mon Amour: Chanel'le başlıyoruz





Parizyen kadının hali tavrı nasıl bambaşka oluyorsa Paris Moda Haftası'nda ortaya çıkan güzellik manzaraları da öyle oluyor. İşte Chanel ve bir önceki post'ta sizlerle buluşturduğum Chloé'nin de o Parizyen kadına iki muhteşem örnek olduğunu düşünüyorum. Bu yüzden de en etkilendiğim saç ve makyajın bu iki defileden çıkması beni hiç şaşırtmıyor.

Peter Philips önderliğinde, Chanel ürünleriyle yapılan makyaj, buz mavisinin en açık tonuna kaçan taze bir lame ve granit tonlarını barındırıyor. Göz kapağının kaş çizgisine kadar boyanması, 2011/2012 Sonbahar/Kış defilelerinde sık sık karşımıza çıkan bir detay oldu. Doğru renklerle doğru kemik yapısına uygulandığında çok hoşuma gidiyor.

Dikkatimi çeken bir diğer detay da nude dudakların pembe bir dudak kalemiyle kontürlenmiş olması. Normal şartlarda rujumuzla yemek yediğimizde başımıza gelen bu güzellik felaketi, Chanel defilesinde (bakınız en alttan ikinci fotoğrafta, platin saçlarıyla bambaşka bir görünüm kazanan Abbey Lee Kershaw) eksantrik bir güzellik hadisesine dönüşmüş. Abbey Lee'nin şık bir broşla süslenmiş topuzunu da çok beğendim. Saçımı çeke çeke uzatıp o topuzu yapasım var.

Bir de Stella Tennant karşısında saygıyla (ve bolca kıskançlıkla) eğilmek isterim. Hala çok güzel, hala bambaşka, hala Chanel'i ruhunda barındırdığı bir doz Rock'N'Roll ile şöyle bir sallıyor.

No comments:

Post a Comment