Interview'da Mert&Marcus'a böyle hain hain bakan Keira, 80'ler ve 90'lardan en utanç verici öğeleri sahiplenmiş, onları modern bir yorumla bizlere satıyor. Beceriyor mu? Bence, evet. Islak saçlar, ultra-belirgin ve pudralı elmacık kemikleri (Grace Jones allığı), yoğun göz ve dudak makyajının bir arada kullanılması, kalemle iyice kalınlaştırılmış kaşlar... Keira Knightley'nin her türlü dramayı kaldırabilen, muhteşem yüz güzelliği karşısında bir kere daha saygıyla eğilelim.
5.4.12
Keira her zamanki gibi pek güzel
Interview'da Mert&Marcus'a böyle hain hain bakan Keira, 80'ler ve 90'lardan en utanç verici öğeleri sahiplenmiş, onları modern bir yorumla bizlere satıyor. Beceriyor mu? Bence, evet. Islak saçlar, ultra-belirgin ve pudralı elmacık kemikleri (Grace Jones allığı), yoğun göz ve dudak makyajının bir arada kullanılması, kalemle iyice kalınlaştırılmış kaşlar... Keira Knightley'nin her türlü dramayı kaldırabilen, muhteşem yüz güzelliği karşısında bir kere daha saygıyla eğilelim.
Bir parfümün anatomisi / Olfaktif çocuğum
Bir beher, bir mezura, bir ölçüm kağıdı ve bir burunla ne yapabilirsiniz? Kimya testi. Peki diyelim ki yüzden fazla esansın üzerinde sıralandığı, upuzun, ahşap bir masanın başında oturuyorsunuz. Bu şartlarda bir parfüm yaratmak çok daha eğlenceli ve şık bir deneyim olmaz mı? Başlıkla ilgili açıklamanın işte tam zamanı: Kimya dersinden asla zevk almamış ama parfüm denen iksire ölesiye meraklı bir kişinin, kendi elleriyle hazırladığı bir parfümün anatomisi bu.
Ilgım'la tanışın. Parfüm perim. Bana yol gösterecek. Masayı düzenlerken parfümlerin üçgen şeklinde inşa edildiğini anlatıyor. Vücut dilime bakılacak olursa hevesli, heyecanlı ve sabırsızım. Üst notada hiç yüz vermediğim yeşiller, tazeler, narenciyeler. Ortada iki çiçek: Yasemin, mutlak ve tek. Sabah akşam koku değiştiren gül ise son derece kafa karıştırıcı: Karanfille isleniyor, mügeyle ıslanıyor. Baharatlar da orta grupta. Dipte ise misk, amber, vanilya ve reçine. Ağır takım. Klasik parfüm formülü bu ama ben pek de klasik olmayan bir şeyler yaratmanın peşindeyim. Tütsü, odun ve baharat istiyorum. Her sorunun cevabı koklayarak bulunuyor bu odada, tüm önyargılardan kurtulup burun denen komik organa güvenmek şart. Kokluyorum: Oryantal baharat. Ait olduğum yer.
Plan şu: Ölçüm kağıdına not al, mezurada ölç, beherde karıştır, tuşla. Sonra kokla. Sonra karar ver. 5'er mililitre amber, sandal ve miskle başlıyoruz, fiks mönü. Dip notalara başka ne ekleyebilirim? Biraz paçuli? Hayır. Castorium nasıl da keskin ve seksi bir şey böyle! Hemen içeri. Biraz da çikolata ekledim mi yukarı çıkmayı hak etmişim demektir. Esanslara (insanlarda yaşanan durumun aksine) yolculuklarının sonunda isim koymak mümkün. Kalbinde meyve, gül yaprakları, gardenya, tarçın ve ylang ylang olsun parfümümün. Chanel No:5'e yakın bir yerlerde olduğumu söylüyor Ilgım. Mandalina, yeni kesilmiş çimen ve frenk üzümünü üst notalara eklediğimde beklediğimden çok daha feminen bir kokuyla karşılaşıyorum. Frezya bir doz tazelik katsın.
Mezuraya baktığımızda 40 ml civarında olduğumuzu görüyorum, o ana kadar mililitre hesaplarını sürekli şaşıran ve parfümü dışarı taşıran ellerim, parfümün son damlalarına vardığımda ustalaşıyor. Üst notanın sahte agresyonu güldürüyor beni, önce diğer tüm notaları bastırmaya çalışıyor sonrasında ise hemen geriye çekiliyor. Maço kostümü giyinmiş bir sevgili adeta… Biraz yeşil nota, biraz mango: 'Animalic' etki. Aradığım sıcaklığı, Ilgım'ın yarattığı 'Parfumer's Secret' baz notada bulabilir miyim? Yanımıza gelen Birgül, 'haki renk bu koku' diyor. Bana göre yeşil, Ilgım'a göre bordo. O da ne? Badem badem badem! Kremli, baharatlı, temiz ve net. Kokum hazır, 51 ml ile maratonu tamamladım.
Elmas kesim, altın kapaklı, parfümümün hak ettiği kadınsılıkta, vintage esintiler taşıyan ama yine de modern bir şişe seçiyorum. İsmi mi? Yoğun baharatlarıyla diğer her şeyi bastıran bir kış kokusu hazırlamak için yola çıktığım ama burnumun biraz daha uçuşan, biraz daha feminen notalara ihtiyaç duyarak kontrolü ele aldığı bugünün anısına… L'Hiver Volant koyuyorum olfaktif çocuğumun adını. 'Uçuşan Kış' anlamına geldiğini umarak…
La Déesse
İllüstrasyon: Deniz Yeğin İkiışık
Bu yazı XOXO Nisan sayısında yer almıştır.
Güneşi bekliyorum / Öyle mi? Al o zaman çocuğum
Jil Sander'in bugüne kadar yaptığı en güzel parfümün Sun olduğunu düşünüyorum. Pierre Bourdon'un mat beyaz şişede sunduğu rayihalı esansın üst notasında tatlı portakal çiçeği, ortada zambak, ylang ylang, güneş çiçeği ve karanfil, en dipteyse vanilya, tonka çekirdeği, sedir ve benzoin bulunuyor. İlk sıkıldığı saniyeden itibaren süren kişiyi bir bulut gibi saran ve ilerleyen saatler içinde karakterini pek de değiştirmeyen Sun, (bu anlamda biraz Kenzo Jungle'a da benziyor) parfüm tarihçemin önemli basamaklarından biriydi.
Bahara merhaba der demez bir anda yaza razı geleceğimiz ortada. Fena da değil bu durum. Ağır geçen, karlı ve gri bir kışı geride bıraktık. Güneşi özledik. Fazlasıyla hak ettik. İşte birazdan sizlerle de paylaşacağım yazımın aheste aheste yattığı Nisan sayısında, XOXO'nun Genel Yayın Yönetmeni Olga, 'siz onu bunu boş verin de, kış uykunuzdan uyanıp yeni güneş gözlüklerinizle güneşe bakın, hiç kimsenin sizi üzmesine izin vermeyin, çözüm orada bir yerde değil, tam da olması gerektiği yerde, kendinizi dinleyin' demiş. O bunu dedikten, ben de okuduktan saniyeler sonra Jil Sander'in yeni 'güneş'iyle tanıştım: Eau De Soleil.
Hmmm... Orjinal Sun'la kıyaslamak haksızlık olur. İki kokunun akraba olduğunu anlamak için şişeyi ve ismi görmek gerek. Bergamut, limon ve pembe greyfurt açılışı yapıyor. Çiçeksi bir şeyler de var ortada ama ne olduklarını kestiremeden yoğun (ama buna rağmen taze) bir muskat buram buram kokmaya başlıyor. Bir süre sonra tene yerleşiyor, sakinleşiyor. Sıcak iklimler için yeniden düzenlenen tüm ağır kokular gibi yaza uyum sağlıyor.
Dürüst fikrim: Orjinalinin yerini tutamaz. Yeni bir şey koklar gibi denerseniz, ancak o zaman bir şans vermek istersiniz.