Elie Saab'ın debut parfümü aynı elbiselerine benziyor




















Dün Sephora'da kokladığım bu kokunun, aynı bir zamanın Narciso Rodriguez'i gibi (ben de dahil olmak üzere) farklı tarzlara sahip milyonlarca kadını mest edeceğini düşünüyorum. Klasik bir güzelliğe, tam kıvamında bir feminenliğe ve her parfümde aradığımız o zamansızlığa sahip. Kendime hemen bir şişe edindim. Bu satırları okurken bazı gözlerin hafifçe kısıldığını ve dudakların büzüldüğünü görür gibiyim. Evet, bir bestseller'la karşı karşıyayız. Bu da demek oluyor ki sizden başka binlerce kadın, önümüzdeki kışı bu parfümle geçirecek. Chloé Love'ın başına gelen Elie Saab'ın da başına gelecek. Ama bu durum 'istikrar' denen mucizeyle çözülür, merak etmeyin siz. Bir bakmışsınız, herkes gitmiş... Elie ve siz kalmışsınız.


Notalar, yasemin (öylesine güzel bir yasemin bu!!!), portakal çiçeği, sedir ve bir çeşit gül. Sedir, diğer parfümlerde yaptığı gibi acıya dönmemiş, tatlı bir sakinlikte. Yasemin, baskın. Elie Saab'ın parfümü, bir rüzgardan ziyade ılık bir meltem tadında. Tene karışıyor, ara ara ortaya çıkıyor.


Türk kadınlarının kışı görür görmez ballı kaymaklı kokulara, buram buram vanilyalara büründüğünü düşünürsek, Elie, bizler için harika bir 'es' tasarlamış. Daha doğrusu bugüne kadar başka çok güzel klasiklere de imza atan Francis Kurkdjian'a tasarlatmış.
























Milano: Ciao Belle!







































İtalyan kadınını, diğerlerinden (New York- Paris ve Londra'daki hemcinslerinden) ayıran şeyle, 'Eat Pray Love'da Julia Roberts'ın Roma hakkında öğrendiği en önemli kelime, eş anlamlı. S-E-K-S. (Böyle de Türkçe yazarım!) Hemen üstte gördüğünüz Roberto Cavalli kadını (makyajı favorim) ve bir altta gördüğünüz Dolce&Gabbana kadını, İtalya'nın en baharatlı, en cilveli, en sıcak görünümlerini taşıyor. Kırmızı ruj düşmanı erkeklere bir rahat nefes aldıran pembe ve dolgun dudaklar, yanaklarda belli belirsiz bir gölge, upuzun kirpikler ya da doğal tonlara bürünmüş göz kapaklarıyla bir adım öne çıkan bakışlar... Seksi işte!









































Fendi (hemen altta) ve Jil Sander'deki topuz (uzun saçın enseye doğru kıvrılıp içeri taranması ve o şekilde tutturulması, yani uzun saçtan küt model yaratmak) aynı geçtiğimiz yazın chignon'u gibi, 2012 yazında sıklıkla göreceğimiz bir model olacak anlaşılan... Fendi'deki alüminyum folyo makyajını çok cesur buldum. Uygular mıyım? Hayır. Güzel uygulamış birini görsem şapka çıkartır mıyım? Butttt of corrrrrrrrrrs! (İtalyan aksanıyla)





























Missoni'nin (altta) şeftali göz makyajını çok taze ve yazlık buldum. Ama kahverengi gözlere pek uygun olduğunu düşünmüyorum. Maviler ve yeşiller, siz önden buyurun. Versace ise (en altta) aynı pembeliğe bir doz kahverengi eklemiş ve biz esmerleri sevindirmiş. Hani çantasında binlerce makyaj malzemesi olan, onların hepsini kullanan, yine de makyaj yaptığı hiç belli olmayan bir kadın vardır ya... İşte önümüzdeki yazın İtalyan kadını, o sakin ama ultra-seksi sularda yüzüyor. Avlanmaya hazır bir köpekbalığı edasında...