14.7.11
Bir moda fiilinin çekimi: Couture'üm/Couture'sün/Couture
Armani Privé'de mercan tonlarının küllü lacivertle birlikteliğine tanık oluyoruz ve şu görüntüye tanık olmaktan pek de şikayetçi değiliz. Eyeliner, Couture defilelerinde de başrolü oynamaya devam etti. Böyle bir makyajla defilede salınmak gerçekten çok hoş ama saatler geçirmek için uygun mu bilemiyorum... Gecenin sonunda iki kuyruğun da sapasağlam, aynı uzunlukta durma ihtimali? Hmmm...
Chanel, birkaç sezondur kalbini kaptırdığı metalik etkiden vazgeçmiyor. Markanın sonbahar sezonunda piyasaya çıkaracağı krem farları (tümü metalik) heyecanla bekliyorum. Bir esmeri en güzel gösteren renk lacivert ve mavi tonlarıdır diye boşuna dememişler. Kanıtı yukarıda.
Dior defilesi demek, kod adı makyaj olan sanat eserlerine imza atmak demektir. Bu durum, Paris'in Couture manzarasında da değişmiyor. Bana fazlasıyla deniz kızı kokan şu yukarıdaki fotoğraf, saatler süren bir makyajın sonucu. Altta da yapılışı sırasında çekilen pek estetik bir kareyi görüyorsunuz. İnsanın 'o makyaj bitmesin, böyle yarım kalsın' diyesi geliyor.
Bir de şu saçlar var tabii dikkate alınması gereken...
Bir anda 'küçük deniz kızı'ndan Ursula'ya geçiyoruz ve yaşasın kötülük!!! Cennet fazlasıyla sakin, cehennem ise asla sıkıcı değil. Kanıtı da altta.
Jean Paul Gaultier'nin gözlere odaklanan, 'wicked ballerina' makyajı, benim favorilerimden. Siyah saçlıların her daim kumral kaşlı olmalarını da bir kere daha tavsiye ediyorum yeri gelmişken. (Modelin tam görünemeyen ama kuzguni siyah olduğu tahmin edilen saçları ve kaşları arasındaki ton farkına dikkat.)
İlk Couture performansını gösteren Giambattista Valli, moda eleştirmenlerinin yüzünü güldürmeyi başardı. Onun makyaj tercihi ise 'White Swan' etkisi taşıyordu. Bana mı öyle geliyor yoksa şu an bir yerlerde Tchaikovsky mi çalıyor...
Modellerin defileye çıkmadan birkaç dakika önce, bitmiş makyajları ve kusursuz görüntüleriyle poz verdiği kareler gerçekten de çok etkileyici oluyor. İtirazım yok buna. Benim en sevdiğim görüntüler ise modellerin makyajları tam yapılırken ya da makyajın bir diğer bölümü için kendi hallerinde beklerken objektife takılan kareler... Mesela şu alttaki gibi... Biraz Audrey Hepburn, biraz Paris, biraz jean, biraz doğallık, ultra güzellik.
En en en çok beğendiğim Valentino makyajını, tabağındaki favori yemeğini sona saklayan çocuk edasında sona bıraktım ben de. Tüm doluluğuna ve iddiasına rağmen, iddiasız ve sade görünmeyi başaran bir kadın portresi. Çok zor iş, çok zor... Pembe tazeliktir, gençliktir, yüze renk verir. Pembeyi yalnız yanaklarınızda değil, göz kapaklarınızda da kullanınız efenim. Doğru pembe tonunu bulmak ise 'yeni ağlamış da gözlerini ovalamış' bir görüntü yaratmamak açısından pek mühim.