19.3.11

İş kozmetik satışına geldiğinde duymak istemediğimiz cümleler

Pek sevgili kozmetik satış görevlileri,
Biz şu cümleleri kurduktan sonra sizlerden şu cümleleri duymak istemiyoruz.

Teşekkürler,
Sevgiler,
10dakika


Biz: Versace Crystal Noir var mı elinizde? İlk şişemi bitirdim, çok sevdim, sanırım kullanmaya devam edeceğim.
Siz: Evet, Crystal Noir çok beğeniliyor. En çok satan parfümlerden biri.

HAYIR! HAYIR! HAYIR! Dünya üzerindeki hiçbir kadın, herkesle aynı kokmak, en çok satan parfümü kullanmak istemez. Hele bir de Crystal Noir gibi eski bir parfümü tercih ettiyse onu, artık unutulduğunu düşündüğü için tercih etmiş olabilir.


Biz: Göz çevresi için bir şeyler arıyorum.
Siz: Evet, aslında çok daha önceden başlamalıydınız, göz çevrenizin kesinlikle bakıma ihtiyacı var.

HAYIR! HAYIR! HAYIR! Yok. Göz çevremizin hiçbir bakıma ihtiyacı yok. Oysa ki biz ne yapıyoruz? Kendimizce akıllılık ediyoruz, erken davranıyoruz, göz çevremizde (ilerki zamanlarda) oluşabileceğini düşündüğümüz kırışıklıklara karşı önlem alıyoruz. Şimdi buradan çıkıp bir estetisyene mi gitmeliyiz? Belki de bu minik ambalaj göz çevremizdeki hasarı onarmaya yetmeyecek. En iyisi hemen eve gidelim ve kendimize koca bir hamburger ısmarlayalım.

Biz: Bir adet Benefit You Rebel Lite SPF 15 arıyorum. Cildime çok iyi geliyor, müdavimi oldum.
Siz: Elimizde yok şu an ama aynı etkiyi yaratacak başka bir ürün tavsiye edebilirim. Diğer markalarımıza bir bakalım...

HAYIR! HAYIR! HAYIR! Bakmayalım. Eğer ki bir kadın, bir renkli nemlendiriciyi SPF 15'ine kadar ezberlediyse ve mağazanın içinde teatral bir tonda o ürünü haykırıyorsa, kendisine bir alternatif önerilemez. O, yalnızca ve yalnızca You Rebel Lite SPF 15 için gelmiştir. Ha diyelim ki başka bir ürünü illa da önermek istiyorsunuz. O halde 'diğer markalarımıza bakalım' demeden, isim vereceksiniz hemen. 'Size şunu da önermek isterim' diyeceksiniz.


Biz: Kendi halimizde, sizden hiç yardım istemeden erkek parfümü standının önünde durmuş, Guerlain Habit Rouge kokluyoruz. Bir süre elimizde tutuyoruz şişeyi, kokluyoruz, sonra düşünüyoruz. Sonra kendi bileğimize sıkıyoruz.
Siz: Yalnız... o elinizde tuttuğunuz erkek parfümü.

HAYIR! HAYIR! HAYIR! Demek erkek parfümü bu. Gerçekten mi? Çünkü burada tüm erkek parfümlerini bir arada görmemize ve kokuların üzerinde 'for men' ya da 'pour homme' gibi uyarılar olmasına rağmen umutlanmıştık biz de... Parfümde kadın-erkek ayrımına inanmayan bir müşteri olabiliriz, eski sevgilimizin parfümünü koklamak ve tenimizde hissetmek istemiş olabiliriz, yeni sevgilimiz için bir parfüm bakıyor olabiliriz, en yakın kız arkadaşımız saatler boyunca bitmeyen bir makyaj alışverişinde kendini kaybettiği için artık bizim payımıza da erkek parfümlerini koklamak ve denemek düşmüş olabilir. Vesaire...


Biz: (Farklı 45.678.789 ürünü denedikten ve içeride beş saat kaldıktan sonra bir adet makyaj temizleyicisiyle mekanı terk ederken) Çok teşekkürler, iyi günler!
Siz: (Sessizlik ve hain bakışlar)

HAYIR! HAYIR! HAYIR! İstersek tüm günümüzü orada geçiririz. İstersek mağazadaki 250 ruju parmak uçlarımızdan başlayıp üst kol hizasına kadar geometrik şekiller çizerek dener, sonrasında da sizden 250 adet farklı temizleyici pamuk getirmenizi rica ederiz. Biz rica etmeye devam ettikçe ve kibar davrandıkça (küstah ve terbiyesiz müşteriye dönüşmedikçe yani) sizden de aynı performansı bekleriz.



İşte bu yüzden Sephora'dan alışveriş yapmayı seviyorum. Her ne kadar örnekler verirken kendi sevdiğim ürünleri yazmış olsam da, şu yukarıda okuduğunuz konuşmaların bir parçası olmadım hiçbir zaman. Bana hep çok güzel şeyler, tam zamanında, doğru dille tavsiye edildi. (Sephora Astoria'daki Elif Hanım'ın parfüm önerilerinin sihirli olduğu konusunun altını bir kere daha çizmek isterim)


Sizlerin dahil olduğu tuhaf konuşmalar var mı? Yazsanıza.

Kırmızı rujlu, mis kokulu hafta sonları 10dakika'cılar!