13.3.11

Welcome to the "jungle" / We got fun 'n' games





Her şeyden önce duyurmak isterim: Kendinize yakışan parfümü bir türlü bulamadınız mı? En yenilerden hangi parfümün size yakışacağını mı merak ediyorsunuz? En eskilere şöyle bir geri gidip bir klasiği yeniden sahiplenmek niyetinde misiniz? Tüm bunları yapmak isterken burnunuz sizi esans evreninde yarı yolda mı bırakıyor? Kayıp mı oldunuz?

Hemen arabanıza ya da metroya atlıyorsunuz. Sephora Astoria'da Elif Hanım'ı buluyorsunuz. Ona derdinizi anlatıyorsunuz. Mesela diyorsunuz ki: "İçinde hiç şeker barındırmayan, modern ve odunsu bir şeyler arıyorum. Daha önce Feminité Du Bois ve Jil Sander Sun kullanmış, pek sevmiştim." Hatta L'Artisan Parfumeur'den Safran Troublant'ı gül, safran, vanilya ve sandal ağacı notalarından ziyade romantik ismi ve şık şişesi için satın aldığınızı da itiraf ediyorsunuz. Elif Hanım, büyük bir sabırla dinliyor. Bir süre sonra, siz Sephora aleminde başka güzellik malzemelerinin büyüsüne kapılmışken yanınıza gelip soruyor: "Hiç bu kokuyu kullandınız mı?" Kokluyorsunuz. Bu da nedir böyle?!!!!?!!!

Bu, Kenzo Jungle L'Elephant Perfume. Öyle bir koku ki, sürdüğünüzde fark edilmemesi mümkün değil, hatta ilk beş dakika boyunca olfaktif bir hata yaptığınızı sanıyorsunuz, acı koktuğunu düşünüyorsunuz. Bu etki hemen kaybolup yerini tene karışan, tenden yükselen odunsu baharatlara bıraktığında ise çok güzel bir şeyi keşfettiğinize ikna oluyorsunuz.

Kenzo Takada'nın parfüm mucizeleriyle tanışıklığım vardı daha önceden: Flower By Kenzo'yu Milano sokaklarını birlikte arşınladığım Pelin'in üzerinde, L'Eau Par Kenzo'yu en çok Naz'ın ama başka arkadaşlarımın da üzerinde, Kenzo'nun ilk parfümü Ca Sent Beau'yu annemin şu an adını hatırlayamadığım ama kokusunu çok iyi hatırladığım bir arkadaşının üzerinde kokladım. Hepsini de çok sevdim ama kendim bir Kenzo sever olamamıştım hiç.

Kenzo Jungle, kadın ve erkek için yaratılmış iki farklı parfümden oluşan bir seri: Kenzo Jungle L'Elephant ve Kenzo Jungle Le Tigre. L'Elephant'ın açılışını kakule ve mandalina yapıyor, ilginç ve çok çekici bir kombin. Daha sonra devreye kimyon, karanfil, kediotu (heliotrope), ylang ylang ve mango giriyor. En altta ise meyankökü, vanilya ve paçuli gizli. Kokuyu sürdükten sonra üzerinizden uçup gittiğini sanıyorsunuz ancak rüzgar estiğinde ya da birisi size yaklaştığında fark ediyorsunuz ki teninizi terk etmemiş, aksine oraya saklanmış. (Bu durum, benim bir parfümde aradığım en önemli özelliklerden biri.)

Kenzo Jungle Le Tigre'yi koklama şansım olmadı ama daha çiçeksi notalara sahip, oryantal bir esans olduğunu düşünüyorum onun.

Kenzo Takada'nın bu şaheseriyle geç tanıştığım için hemen diğer harikalarına göz atmaya karar verdim. Ron Arad'la gerçekleştirdiği bir proje varmış mesela... Unidentified Fragrance Object (Tanımlanmamış Koku Objesi). Arad'ın tasarladığı bu obje, tasarımcının Paris ve New York'taki sergilerinde de yer almış. İnternette 188 Dolar'a satışı yapılmaya devam eden bu parfüm/sanat eserinin gece kullanılması tavsiye ediliyor. Vücutla temas ettiğinde tensel ve şehvetli bir kokunun ortaya çıkmasını sağlayan Fragrance Object, parfümlerde karşılaştığımız piramide (üst, orta ve alt nota) sahip değil. Tek bir kalp notasından ve ona eşlik eden dört ham malzemeden oluşuyor. Kalp notasında ise bilin bakalım ne var? Mermer. İlginç, değil mi?

Sabah sürdüğüm Kenzo Jungle L'Elephant, hala misler gibi kokmaya devam ederken sizlere bir kere daha hatırlatmak istiyorum: Elif Hanım'ı mutlaka ziyaret edin. Kendisi, çöpçatan bir burna sahip.