14.2.11

İyi ki doğdun Mefisto: 86 yaşındaki anneannem 68 senedir makyaj yapıyor























Mesleği makyözlük değil. Olsaydı ne kadar çok eğlenirdik. Onu ve makyaj masasını tanıdım tanıyalı bir süs ve bakım durumu söz konusudur. Kendisi (bakınız üstten üçüncü fotoğraf) Çeşme'de 'banyo alırken' de pembe rujunu sürmeyi ihmal etmezmiş. Sanıyorum bu işte Ege'nin bir parmağı var, o kıyılarda doğmuş tüm kadın akrabalarım için benzer şeyleri söyleyebilirim. İşte ben de makyaj denen muhteşem hastalıkla Mefisto'mun rujları sayesinde tanıştım. Kırmızılarla pembeleri birbirine karıştırıp en güzel tonu elde etmeye çalışırdım, bana göre ruj sürerken üst dudağım burnumun hemen altında bitiyordu, alt dudağım ise çeneme fazlasıyla yakın bir yerlerdeydi... Bugün, Mefisto hala aynı evde oturduğu için onun odasına girdiğimde masasını şöyle bir kolaçan eder, ne var ne yok bakarım.


Anneannemi sokağa çıkarken asla bakımsız ya da pasaklı görmedim. O bana akıllı, komik ve hazırcevap bir kadının da güzel görünmek isteyebileceğini öğretti. Ve zaten bu işi en iyi zeki kadınların becerebildiğini... Pes etmeyişine hayranım, onunla gurur duyuyorum. İyi ki doğmuş Mefistom!


E madem bugün onun günü, 10dakika'da bir Mefharet Küçükkoca listesi çıkarmak farz oldu. Buyrunuz:




















NARS Gina allık ve Palladium Soft Touch Shadow Pencil. Mefisto, mavi göz kalemini pek sever. Kırmızı ruj sürdüğü günlerde mutlaka gözünün içine bir adet okyanus rengi çizgi çeker. Ben, onun bu mavi sevdasını, romantikliğim tuttuğundan deniz kenarında büyümüş olmasına bağlarım.










































Dior Diorific / Dolce Vita Red. Kırmızının kırmızısı bir renk...





















Lancome L'Absolu Rouge / Rouge Framboise. Pembeleri de sever kendisi.























Estée Lauder White Linen. Anneannem hep aynı kokuyu kullanmış, beni de kıskançlıktan deliye çevirmiştir. 68 senedir makyaj yapan bu kadın, sanırım 68 senedir aynı parfümü kullanıyor...



Gelelim Mefisto'nun doğduğu 1925 senesinin güzellik ve makyaj akımlarına... O seneler hepimizin 'Coco&Igor' filminde de seyrettiği gibi Çarliston dönemleriydi: Saçlar vaklı, kaşlar belirgin, dudaklar bordo ve kalp şeklinde... Chanel'in uzun yıllar yüzü olan Anna Mouglais, (alttaki ikinci fotoğraf) filmde, dönemin tüm kurallarını büyük zarafetle taşımış, üstüne de kendinde bolca bulunan maskülen bir enerji getirerek (kalın ses tonu, çıkık ve iri bir kemik yapısı) 20'leri istemeden de olsa modernleştirmişti. 1920'lerin en ünlü makyörü Lon Chaney'miş. Tüm aktrislerin makyajı ondan soruluyormuş. Elinden hiç düşürmediği o dikiş kutusunu andıran makyaj kutusu da en az kendisi kadar ünlüymüş. (Onu da en alttaki fotoğrafta görebilirsiniz)


Mefisto ve ben bir günlüğüne o dönemlere geri dönebilseydik! Ben bilerek küçültülmüş dudak çizgimi korumaya çalışarak içkimi yudumlasaydım. O da vaklı saçlarını bozmadan (o saçların bozulması için çok çabalamak gerek zaten) dans etseydi yanımda... Bana öyle geliyor ki hiç fena bir gün olmazdı...