13.2.11

Miss Moody

























İş parfüme geldiğinde gündüz/gece, yaz/kış gibi kategorilere kesinlikle karşıyım. Normal şartlarda daha ılımlı ve hafif geçmesi gereken bir pazar gününde, bunu, tüm ciddiyetimle paylaşmak isterim sevgili 10dakika'cılar! (Bu arada muhteşem bir Pazar günü geçirdim, beni yanlış anlamayın sakın) Bana kalırsa parfüm denen iksir, ten ve ruh uyumuyla alakalı. Kış ayları tarçın, karanfil, amber ve silhat kokar. Silhat, paçulinin daha eski ve Türkçe adı bu arada... Yazın ise turunçgiller başroldedir; greyfurt, portakal, limon... Oysa ki bir yaz gecesinde turunçgilleri bir kenara bırakıp buram buram Samsara koktuğum ya da bir kış sabahında üstümde Clinique Happy'nin tazeliğini taşımak istediğim zamanları hatırlıyorum. Hatırlamak ne kelime... Şu an, o zamanlardan birindeyim.

Yukarıda gördüğünüz, benim kazara çekmiş olduğum şu fotoğraf, her şeyi özetliyor aslında... Clinique'in 90'lı yılların sonunda ortalığı birbirine katan turunçgil ve çiçekli parfümü Happy, kabul etmek istesem de istemesem de benim klasiklerimden biri haline geldi. Bugün, Happy'nin orjinalini, Happy Heart'la karıştırıp kullandığım da oluyor. Öte yandan Chanel Coco, (Mademoiselle değil, orjinal, baharatlı, kadın Coco) masamda Happy'nin hemen yanında duruyor. Versace Crystal Noir, Jil Sander Sun, Yves Saint Laurent Rive Gauche, Guerlain Samsara da onlara eşlik ediyor.


Gerçek bir parfümsever olarak modaevlerinin bizlere hediye ettiği esans reçetelerini de bağımsız parfüm evlerinin asi ve havalı karşımlarını da merakla takip ediyorum. İdil'le çıktığım bir parfüm avında (onun aşık olmak istediği yeni kokuyu arıyorduk) bana şöyle demişti: "Sarah Jessica Parker'ın Lovely'sini iki senedir kullanıyorum, çok seviyorum ama parfümümden utanıyorum, daha havalı ve sofistike bir şeyler kullanıyor olmak isterdim." İşte ben de Clinique Happy için aynı hisleri duyuyorum. Aileme tanıştırmakta tereddüt ettiğim bir sevgili gibi... Birlikte çok iyiyiz, ilişkimiz yıllardır eskimedi ama... onu aldatmadan da edemiyorum!


Güzellik sektörünün bizlere dayattığı mevsimsel önerilere aldanmayın. İkinci deriniz gibi gördüğünüz bir kokuyu, canınızın istediği her gün her saat kullanın. Unutmayın, bir parfümü 'imzanız' haline getiren şey, sadakattir. Bugün, Clinique Happy'i koklayan tüm arkadaşlarım, öyle ya da böyle beni hatırlar. Yeni çıkan bir parfümü çok beğenir ama herkesin üzerinde koklayacağınızı düşündüğünüz için, yani o parfüm bir 'hit' olacağı için satın almaktan çekinirseniz... En güçlü ve karakterli esansın bile her tende farklı koktuğunu kendinize hatırlatın.

Düşündüğünüz gibi değil hissettiğiniz gibi kokun. Sanırım aşk ve parfümün de ortak noktası bu zaten...

İşte bu da, buram buram Clinique Happy koktuğum ve şu soğuk kışa inat bir bahar sabahının tazeliğini içimde hissettiğim bu Pazar akşamının mesajıdır!