7.2.11

(Don't) Loose (your) powder




















'Aman toz pudranı kaybetme evladım' diye bizi uyarmalıydı her sabah annelerimiz. Makyaj dünyasının en kaprisli objelerinden biri olmakla birlikte (dağılırlar, dökülürler, kutu açıldığında etrafı bir toz bulutu kaplar, fırçayla uygulandığında saçlara ve kaşlara yapışır ama sonra bir darbeyle de gider hemen) toz pudra, diğer hiçbir takım arkadaşının (bknz. fondöten, kompakt pudra, allık, aydınlatıcı stick) başaramadığı bir görevi kusursuzca yerine getiriyor: Varlığını kimselere hissettirmeden, cildi incecik ve aydınlık bir tül perdeyle örtüyor.

Makyaj gurusu Pat McGrath, bir röportajında şöyle demiş: "Yapabileceğiniz en büyük güzellik hatası, fazla mat bir cilde sahip olmaktır." Fondöten üzerine kompakt pudra sürmüş bir arkadaşınızı neon ışıkların altında görecek olursanız siz de ona aynı şeyi söylemek istersiniz. Cildinizdeki yağ ve nem dengesini sağlamak, tabii ki çok önemli. Kalıcı çözüm, orada. Ancak, sabah makyajınızı yaparken toz bir pudra tercih ederek, bir adım öne geçebilirsiniz. 'Tebeşirlenmiş cilt' görüntüsünden şiddetle kaçının derim.


NARS, Sephora ve Clinique, (yukarıda ambalajlarını görebilirsiniz) bugüne kadar kullandığım en ince ve etkili toz pudraların gururlu aileleri. Üstelik Sephora ve Clinique'inkiler mineral. Onlara makyaj ürünü demeye bin şahit, bir de dermatolog ister!


Sarı tonlardan kaçınmak çok mühim. Pudra, yanlış renk tercih edildiğinde olmayan hastalıkların yalan yanlış habercisine dönüşüyor. Cilt renginize uymayan, sarı tonlarda bir pudra kullandığınızda şu cümleleri duymaya kendinizi hazırlayın: "Çok yorgun görünüyorsun." Ya da... "Hasta mısın?"


Cildimin belki de renkli bir pudraya ihtiyacı olabileceğini geçtiğimiz haftalarda bir kaza sonucu fark ettim. Benefit Georgia'yı yalnızca yanaklarıma sürecekken, dalgınlıkla tüm yüzüme sürdüm. Ve sonuçtan çok memnun kaldım! Georgia, toz bir pudra değil. Ama toz pudra inceliğinde. Daha sonra dikkatlice okuyunca fark ettim ki kendisi bir allık da değil zaten. Yüz pudrası... Ama porselen ciltler tarafından doğal görünümlü bir allık olarak da kullanılabiliyor.



















Sonra geçen gün Sephora'da Givenchy standının önünde elime geçen her şeyi büyük bir hevesle karıştırırken (Givenchy'nin muhteşem ürünlere sahip, biraz haksızlık gören, çünkü emeğinin karşılığını pek de alamayan bir marka olduğu kanısındayım) Le Prisme Libre mucizesiyle tanıştım. Kendimi en iyi kız arkadaşıyla 30 yaşında tanışan bir kadın gibi hissettim. Çok geç, çok geç!!! Air Sensation Quartet'le hepiniz hemen tanışmalısınız! Dört farklı renkte, alıştığınız toz pudralardan 1000 kat daha fazla inceltilmiş bu mucize, cildinize değiyor. Değdiği an, cildiniz aydınlanıyor. O aydınlık bir ışıltı değil, yapay bir makyaj görüntüsü değil... Cildiniz (birazdan aşağılara indiğinizde karşınıza çıkacak olan o çok şanslı kadınlar gibi) zaten muhteşemmiş sanki...  Ben 01 Light Pastel (hemen altta) ve 06 Fresh Rose'la (bir altta) yakından ilgilendim.























Sonra, renkli toz pudranın başkenti Guerlain'dir diyerekten oraya savruldum. Meteor fenomenini bir hatırlamak istedim. Meteorites, piyasaya ilk çıktığında (aynı meşhur Terracotta serisi gibi) tabiri caizse 'tozu' dumana katmıştı. Zamanın top modeli Bianca Balti de, aynı Meteorites gibi büyük çıkışını yaşıyordu ve iki liste başı bir araya geldi. Eğer tercihiniz kült bir toz ve aydınlatıcı pudra kullanmaktan yanaysa sizi de buraya alalım.

















Bianca Balti'nin porselen cildine de dikkatleri çekmek isterim. Lütfen inceleyiniz...






















Evet, kabul ediyorum ki üstteki resimde Photoshop darbeleri mevcut ama şu ıslak göz kapaklarını kaçırmayın istedim... İşin aslı, alttaki gibi. Bianca da bizimle aynı yollardan geçiyor.





















Bol bol su içip, cilt bakımınıza dikkat ettiğinizde, fondöten+aydınlatıcı+toz pudra üçlüsünden faydalandığınızda, elde ettiğiniz sonuç...





















a) Leighton Meester...






















b) Kate Hudson...


























c) Gemma Ward...


... gibi olmalı.



Ve işte şimdi kendinizi en acıklı gerçeğe hazırlayın. Hollywood'un ışıltılı, en makyajsız ve bakımsız halinde bile ışıldamaya devam eden cildi kime ait? Hayden Panettiere... Puffff! Üffffff! Offfff! (Siz de onu benim kadar sevmiyorsunuz değil mi? Evet deyin, evet deyin, evet deyin!) Resimlerini küçük boya getirerek kendimce intikam alacağım...

















Sonuç olarak ben (ve Hayden) diyoruz ki: "Makyaj masanızın üzerinde bir adet loose powder bulundurmuyorsanız hemen en yakın Sephora'ya gidin ve cildiniz için en uygun olan tül perdeyi bir an önce keşfedin!" Toz pudranızı tombiş bir pudra fırçasıyla ya da pofidik bir süngerle kullanabilirsiniz.

Gemma Ward demişken...





2004 senesinde Vogue Paris sayfalarında bizleri büyüleyen Mario Testino imzalı çekimden, şu kareyi hatırladınız mı?