27.1.11

Hasta, çorbası tasta, makyajı yasta















Hastalığımın dördüncü gününü şenliklerle kutluyorum. Tüm 10dakika'cılara benden bir bardak su ve ballı zencefil! Aldığım ilaçlar yüzünden (hepsini teker teker sayardım ama polis kapıya dayanabilir...) cildim kupkuru. Burnumun etrafındaki hassas deriyi 'selpak'lara kurban verdim. Akşamları ateşler içinde yanmıyorsam cildimi her zamanki gibi temizlemeye ve nemlendirmeye devam ettim ama dün saatler ikiyi gösterdiğinde fark ettim ki 'klasik cilt bakımı rutini'm beni kurtarmayacak. Daha fazlasına ihtiyacım var! Hemen banyo dolabından silahlarımı çıkardım! Erborian Yuza Sorbet'nin gündüz kremini kullanmıştım uzunca bir süre. Gece kremi çok daha yoğun nem içeriyor. Yağlandırmadan nemlendiriyor. Antioksidan ve vitaminler açısından zengin.


















Ancak iş nem krizine geldiğinde, Rexaline'den daha iyi bir savaşçı tanımıyorum. Ordumun komutanlığına Hydra-Force serumu getirdim. Cildime sürer sürmez, burnumun etrafındaki kuruluklar kayboldu. Ve itiraf etmeliyim ki bu durum, moralimi epeyce düzeltti. Rexaline, ileri yaş için tasarlanmış bir cilt bakım kürü olsa da işlevi dolayısıyla en ihtiyacım olan şeydi. Cildi nemlendirmekle kalmıyor, cildin aldığı nemi hapsediyor. İşte bu yüzden (aslında her daim) ilk önce serumu sürmek çok önemli. Cildinizde ciddi bir kuruluk yoksa bu ürünü dönem dönem, kür olarak kullanmanızı tavsiye ediyorum. Hastalık gibi sevimsiz durumların dışında, özel bir güne ya da geceye hazırlanıyorsanız, öncesinde cildinize nem takviyesi yapabilirsiniz. Cildinizi hırpalayan bir partinin yorgunluğunu atmak için, Rexaline'den bir sonraki sabah da faydalanabilirsiniz.

















Hiç makyaj yapmadığımı söylemeye gerek yok herhalde... Eğer şu akan gözlerime rağmen inatla maskara sürseydim, önümüzdeki aylarda birbiri ardına evlenecek kız arkadaşlarımın düğünleri için sıkı bir prova yapmış olurdum... Kuruyan ve çatlayan dudaklarımı zencefilin üzerine damlattığım balla nemlendirdim. Hastayım ya... Her şey doğal olacak! Sonra çekmecemden bana gülümseyen Benetint kızıyla karşılaştım. (Şu yukarıda, kapağın ardına gizlenmiş sarışın) Hastalığım boyunca bana eşlik eden Betty Draper'ı saygıyla anarak minik kavanozu kucakladım ve yanımdan ayırmamaya karar verdim. Benetint Lip Balm, gül kokuyor (ama tabii ben duyamıyorum bunu) ve dudaklara pembelik veriyor. Hani sanki sağlıklıymışım gibi... Gerisi bol bol su ve zencefilden ibaret.