16.1.11

Bu sene Golden Globes: Hollywood'da su/sabun/toka dönemi





















HAYAL KIRIKLIKLARI: Evet, onlarla başlayalım. Natalie Portman, hem seçtiği korkunç elbise hem de yaptığı yaşlı kadın makyajıyla gecenin en kötülerinden biriydi. Eğer yüzüne hamilelik dolayısıyla azıcık bir parlaklık geldiyse bile onu fondöteniyle kapamayı başarmıştı. Bir diğer hayal kırıklığı da 'Black Swan'daki rol arkadaşı Mila Kunis'ti. (Alttaki resim) Anjelina Jolie taklidi yapan kavisli kaşlar, abartılarak çekilmiş beyaz göz kalemi, bombeli topuz... Modası hiç gelmemiş, yani aslında tam anlamıyla demode de olmamış, yine de gereksiz yere ağırbaşlı bir görünüm sergilemiş kendisi...
Bu arada demin ekranda beliren Natalie Portman, oradan çok daha güzel görünüyor. Bir de Milla Javovich var aynı kategoride. Üstelik o, ekrandan da güzel görünmüyordu.























TAM DA BEKLEDİĞİM GİBİ: Nicole Kidman, hala fazla estetikli ve yüzündeki 'orantı'yı tamamen kaybetmek üzere. Sandra Bullock, makyaj konusunda yine sınıfta kalmış, daha doğrusu peruk taklidi yapan saçlarına anlam veremedim. O kadar abartılı bir elbiseye daha sade ve yüzü ortaya çıkaran bir topuz yakışmaz mıydı? Acaba bu konuda Bullock'un kuaförü ne düşünürdü?
























'HMMM...': Halle Berry'nin saçları hep aynı ve bence ona yakışıyor da... Ama makyajını beğendim. Cilt tonuna çok yakın olan toprak tonları yerine granit ve azıcık da mürdümden yana kullanmış tercihini. Gözleri daha büyük, bakışları daha parlak görünüyor. Bir de böyle ağır bir göz makyajıyla 'nude' dudaklar bir araya geldiğinde ortaya çıkan tablo pek şık oluyor. Scarlett Johansson'un şeftali rengi farı ve pembe dudakları da beni kararsız bıraktı. Yeşil gözlü bir sarışın olduğundan Johansson'a Botticelli'msi bir tazelik getirmiş makyajı.























GECENİN SÜPRİZİ: Mandy Moore. Ben hem saçını hem de makyajını çok beğendim. Yüzünün güzelliğini vurgulayan, hiç abartıya kaçmayan bir makyaj ve sanki çaba sarfetmeden omuzlara bırakılmış taklidi yapan çikolata rengi, çok geniş dalgalar... O kadar geniş ki artık dalga olmaktan çıkmış, seksi ve hacimli bir düz saça dönüşmüşler.





















İŞTE EKRANDA BURADA OLDUĞUNDAN ÇOK DAHA GÜZEL GÖRÜNEN DİĞER İSİMLER: Michelle Williams ve Jennifer Lopez. Williams, her zamankinden daha ağır, lacivert tonlarında bir göz makyajı ve mercan rengi dudaklarla çıktı karşımıza. Lopez ise klasiklerinden biri olan 'buz prensesi' reçetesini uygulamıştı. Normal şartlarda yanyana gelmesi pek zor olan ikili, 10dakika'nın bu garip kategorisinde buluştu işte...























GECENİN EN GÜZEL SAÇ VE MAKYAJI: January Jones'a ait. Sıfır tereddütle kendisini gecenin en güzel kadını seçiyorum. Kırmızı Versace elbisesini bu işe karıştırmıyorum, o bambaşka bir konu... Bir tane yetmez iki adet fotoğrafını paylaşıyorum sizlerle. Kırmızı ruj, eyeliner'la birleştiğinde yanakları pembeleştirmeyin, January gibi yapın. İçinde turuncu tonları barındırmayan bir bronz renk tercih edin, onunla elmacık kemiklerinizi (eğer yoklarsa makyaj denilen yanılsamayla sahtelerini yaratarak) vurgulayın. NARS LaGuna, bu iş için biçilmiş kaftan.






















Sırada Oscar'lar var. Haydi bakalım!

Geçtiğimiz sene Golden Globes: Güzel kadınlara rağmen sönük sonuçlar

























Sandra Bullock gibi mesela... Kendisi saç/makyaj konusunda sürekli sınıfta kalanlardan. İşin kötüsü, ortaya çıkan sonuç felaket de olmuyor... Orta karar, şöyle böyle, 'eh' sesi çıkartmak zorunda kaldığımız manzaralar sergiliyor kırmızı halı üzerinde.


























Marion Cotillard: Fransa'nın Hollywood'a en güzel hediyelerinden biri... Mavi gözlülerin yine mavi ve lacivert tonlarında yaptığı dumanlı makyajı beğeniyorum. Cotillard, soğuk etkiler taşıyan makyajıyla bunun güzel bir örneğiydi geçtiğimiz sene. Mila Kunis'le (alttaki resim) benzeştikleri konusuna da parmak basmak isterim.


























Halle Berry: İşte iddiamı tam anlamıyla destekleyen bir kişilik. Güzelliği aşikar. O kemik yapısı, o gözler, o dudaklar... Halle Berry de tüm bu güzelliğine rağmen, toprak tonlarında inat etmesi sebebiyledir belki de, makyaj konusunda sönük isimlerden biri olmaya devam ediyor.


























Carey Mulligan: Kısa saçı ona çok yakıştırıyorum. Ancak bu saç rengi ve bu makyajla değil. Sade olmak ve gençliğin tazeliği başka bir şey... Eksik kalmış, bitmemiş makyaj görüntüsü bambaşka bir şey... Açıkçası, kendisini de en az ismi kadar zor ve tahammül edilmez bulduğum Ginnifer Goodwin'in şu görüntüsünü (işte şu alttaki görüntüsünü) öpüp başıma koyarım. Carey ve Ginnifer yarışında eyeliner'ı pek güzel taşıması sebebiyetiyle de Ginny'i birinci seçerim.

















































Bir başka eyeliner oyunu da Kate Hudson'dan gelmişti geçtiğimiz Golden Globes töreninde. O da buz etkisini ve beyazla gümüş arasında gidip gelen ışıltıları tercih etmişti. O incecik çekilmiş eyeliner, çok iştah kabartıcı olsa da tümüne baktığımızda 'bu kadının çok daha güzel hallerini görmüştük' demeden edemiyoruz. Edemiyoruz, değil mi?


























January Jones: Kırmızı ruj, siyah eyeliner, siyah bant. Drama drama drama. Kostüm kostüm kostüm. Barbie Barbie Barbie.


























Maggie Gylenhaal: Bir kadının bir ödül töreninde, partide ya da düğünde (güzelliğini sergilediği her türlü toplu organizasyonda) üstünü başını ve makyajını düşünmüyor olması, rahat davranabilmesi çok önemli bence. January Jones'un üst fotoğraftaki makyajı ne kadar kusursuz ve Barbievari ise, Gylenhaal ailesinin bu cool kadın temsilcisinin görünümü o kadar rahat. Gözler vurgulanmış, yanaklar ve dudaklar tam kıvamında pembe.


























Diane Kruger: Sahip olduğu tanrıça güzelliğini büyük bir zarafetle taşıyor Kruger. Bugüne kadar saç ve makyaj konusunda çok az hatasına tanık olduk. Geçtiğimiz sene de durum aynıydı. Sonuç neredeyse mükemmeldi.


























Kate Winslet: Dolgun dudakları, buğulu bakışları ve bembeyaz teniyle, daha genç olduğu yıllarda bile bir kadındı Winslet. Bir kız değildi. Son senelerde saç ve makyaj konusunda da bu sadeliği ve yumuşaklığı korumayı, yüzünde tek bir yere odaklanarak 'zorlamamış' görünmeyi öğrendi. Ya da belki makyörü ona öğretti...


























Nicole Kidman: Nicole Kidman'ın makyajında eleştirecek bir şey yok. Ancak yüzünün ciddi anlamda değişmesine sebep olan estetik operasyonlar konusunda şikayetçiyim.


























Penelope Cruz: Yoksa Kraliçe Rania mı? Bu makyaj ve saçı çok yaşlı bulmuştum geçen sene. Hala da öyle olduğunu düşünüyorum. O karamel balyajlar ve şeftali tonları neyin nesi? Nereden çıkmışlar? Silinmiş ruj, dudak kalemini bir çerçeve halinde bırakıp gitmiş. Böyle bir manzarayla karşılaşınca Cruz'un 'Vicky Cristina Barcelona'daki muhteşem güzelliğini aramadan edemiyor gözlerimiz.


























Vera Farmiga: İşte bu da bir fotoğraf kazası... Vera Farmiga, mavi gözlerini saran kahverengi ve mürdüm farıyla oldukça etkileyici görünüyordu televizyon ekranında... Gerçeği fotoğraftan daha güzel bir andı.

Gelelim bu seneki performanslarından umutlu olduğum isimlere: 'Devil Wears Prada' sonrasında, kırmızı halı üzerinde (kırmızı halının altını iki kere çizmek isterim çünkü günlük hayatında, korkunç karelerine de rastlıyoruz) zarif ve şık seçimler yapan, yüzündeki kusurları örtüp güzellikleri ustaca ortaya çıkarmayı beceren Anne Hathaway, makyajlı ya da makyajsız her halini beğendiğim (İngiliz Marie Claire'de kesip saklama kararı aldığım bir güzellik çekiminde yer almıştı geçtiğimiz ay) Leighton Meester; kısa, platin saçlarıyla daha da güzelleşen Michelle Williams; hamileliğin yüze güzel bir parlaklık ve yumuşak bakışlar olarak yansıyışının hakkını sonuna kadar vereceğinden emin olduğum Natalie Portman. Bu kadınların saç ve makyaj manzaralarını merak ediyorum.






























Golden Globes güzellik dedikoduları da yarın bu saatlerde burada olacak tabii ki. İyi pazarlar!