31.3.11

Federico Grigorini ile bir makyaj fotoromanı





















Naz'la birlikte Sephora'ya giriyoruz ve kendimizi NARS standına atıyoruz. İkimizin de listesinde bazı ürünler var. Yine de ilk önce Federico'yla tanışmayı ve onun bize önereceği ürünleri duymayı bekliyoruz. Federico Grigorini, 30 yaşında. Bir seneden uzunca bir süredir NARS'la çalışıyor. Dior ve Marc Jacobs defilesinde muhteşem makyajlara imza atmış mesela. "Dior defilesinde hem gözler hem de dudaklar ön plandaydı. Önümüzdeki yaz, renk bloklarıyla sık sık karşılaşacağız. Eskiden göz ve dudak makyajı arasında bir seçim yapmamız gerekiyordu, bu yaz neon renkler tüm yüzü kaplayacak."

İncecik kravatı ve şık gömleğiyle koyu yeşil gözleri arasında bir yerlere takılıyor dikkatimiz. Pardon Fede, ne diyordun?























Naz, hemen makyaj iskemlesine kuruluyor ve kendini Federico'nun ellerine teslim ediyor. Yüzünde fondöten var zaten, Federico yüzüne şöyle bir baktıktan sonra bana dönüyor ve soruyor: "Cildi gayet iyi görünüyor, baz makyajı yapılmış kabul edeceğim. Nasıl bir makyaj yapalım?" Bu, Naz için gerçek br iltifat. Demek oluyor ki fondöten rengini doğru seçmiş, Marc Jacobs defilesinde Jac Jagaciak'ın cildinde kusur bulabilen bu usta makyör, onunkinde bulamıyor. Sorusuna gelince… yaz defilelerinde özellikle dikkatimi çeken 'örümcek kirpikler' ve 'neon renkler' var aklımda. Bunları söylediğimde Fede'nin de yüzü aydınlanıyor. Ve başlıyoruz!

İlk olarak Pro-Prime serisinden (bu seriyle ilgili söylemek istediğim o kadar çok şey var ki apayrı bir yazı yazmam gerekecek) Smudge Proof Eyeshadow Base'i Naz'ın göz kapaklarına ve göz altı bölgesine hafif darbelerle uyguluyor. Bir maskara ambalajını andıran ürünün içinden çıkan beyaz krem, mat bir yapıya sahip. Buna rağmen göz üzerinde kolayca dağılıyor, dağıldığı anda matlaşıyor ve doğal bir aydınlığa dönüşüyor. Federico, ekliyor: "Bu ürün sayesinde en ağır göz makyajı bile dağılmıyor ve bulaşmıyor. Makyajı göze kitliyor." Bundan sonraki adım, Heart of Glass toz farı, tüm göz kapağına sürmek. İçinde gri ve leylak tonları barındıran bu buz mavisi, uzaktan bakıldığında beyaz bir farı andırıyor. Oysa ki etkisi çok farklı. Daha sonra kaş çizgisinin hemen altını Abyssinia (pembeye bakan parlak bir ten rengi) ile aydınlatıyor.






















Tam 'peki renkten ne zaman gözlerimiz kamaşacak' demeye hazırlanırken NARS Soft Touch Shadow Pencil'in neon yeşili rengi Celebrate ortaya çıkıyor. Federico, göz kapağı kıvrımına bu muhteşem renkle uzun ve kalınca bir çizgi çekiyor. Aynı fosforlu yeşili Naz'ın alt kirpik çizgisine de çekmeyi ihmal etmiyor. Henüz bitmemiş, yarımdan bile eksik bir makyaj olmasına rağmen, görüntü hiç de fena değil. Sezonun yenilerinden ikili far, Nouveau Monde, benim listemde zaten vardı, Federico'nun bu farla yaptıklarını gördükten sonra yerini sağlamlaştırdı. Acaba Federico'nun her sabah makyajımı yapmasını nasıl sağlarım? Hmmm, pek de mümkün görünmüyor. Ama bir kız hayal etmekten asla vazgeçmemeli, öyle değil mi? Haki rengiyle Celebrate'in yarattığı neon yeşile koyu bir gölge veriyor. 'Celebrate'in en sevdiğim özelliği böyle koyu bir rengin altından bile kendini hissettirmesi. Yeşil, aslında çok cesur bir seçim gibi görünmesine rağmen, gölge yaratmak için çok kullanışlı bir renk' diyor bana. Ona nasıl hak vermeyebilirim! Yeşil çizginin dışında kalan, göz kapağının alt bölgesini de Nouveau Monde'un gri-leylak rengiyle dolduruyor. Daha sonra gözleri aydınlatmak için kullandığı Heart of Glass'la bir kere daha aydınlık bölgenin üzerinden geçiyor.



























Şu yukarıda gördüğünüz renkler Federico'nun günlük kullanım için önerdiği farlar. Onlarla tüm göz kapağını kaplayarak bir baz yaratıyor, aydınlatıyor ve bazen gölge veriyor.























O saate kadar makyaj seansı sonrasında spora gideceği konusunda ısrar eden Naz, Rated R'ın parlak renkleriyle karşılaşınca bu fikrinden hemen vazgeçiyor ve akşam için başka planlar yapmaya başlıyor. Federico, eyeliner fırçası kullanarak Rated R'ın fosforlu yeşil rengiyle göz altındaki yeşilin de üzerinden geçiyor. Birazdan eyeliner sürmeye ve benim uygulanışını özellikle görmek istediğim yoğun, örümcek kirpiklere gelecek sıra. Göz pınarlarını ve gözün içindeki çizgiyi beyaz kalemle iyice belirginleştiriyor ve aydınlatıyor. Bu hareket, gözün daha da beyaz görünmesini, gözün etrafındaki renklerin ise kendilerini daha iyi göstermesini sağlıyor.

Black Moon Eyeliner Pencil, hem eyeliner hem de göz kalemi olarak kullanılabilen, özel bir ürün. Yoğun ve kuru yapısıyla kontrol etmesi kolay. O da eyeliner çekerken dıştan başlayıp içeri doğru ilerliyor. Tek bir darbede değil, bölerek iki adımda uyguluyor eyeliner'ı. Daha sonra siyah kalemi alt kirpiklere de hafifçe dokunduruyor, dengeyi bozmamak için. Sıvı eyeliner olarak Eyeliner Stylo Nuits Blanches'ı tercih ediyor. Kuyruğun ucunu incecik çekebilmek, şekli bozmamak için katı bir kalem yerine, sıvı bir yapıya ve incecik bir fırçaya ihtiyacı var. Göz altını kapatıcıyla temizliyor ve aydınlatıyor. Göz makyajının neredeyse sonuna geliyoruz. Naz, bu eyeliner'lı haliyle bana biraz Maria Callas'ı biraz da 'A Single Man'deki (kendisinden geçtiğimiz yazılardan birinde bahsetmiştim, tesadüfe bak) Julianne Moore'u hatırlatıyor. Badem gözleri, Federico'nun fırça darbeleriyle iyice ortaya çıkıyor.

































































































Sahte kirpik efektini yaratmak için Federico yeniden sıvı eyeliner'ı eline alıyor. Alt kirpik diplerine, aşağı doğru uzayan, ince ve kısacık çizgiler çekiyor. Bu çizgiler, ilk bakışta çok grafik ve sahte görünüyor. Federico düşüncelerimi yüzümden okumuş olacak ki hemen devreye giriyor: "Bu minik dokunuş, sahte kirpik görüntüsü için attığımız ilk adım. Kaş fırçasıyla çizgileri yumuşatacağım. Kirpiklere maskara sürdükten sonra o çizgiler göze hiç batmayacak, Naz sanki çok gür ve kalın alt kirpiklere sahipmiş gibi görünecek." Gerçekten de öyle oluyor. Tombul fırçasıyla gözlerimizi kamaştıran maskarayı hızlı ve keskin hareketlerle hem üst hem de alt kirpikler üzerinde zig-zag'lar çizerek dolaştırıyor Federico. Maskaramı o şekilde sürmediğim için bu bölüme özellikle dikkat ediyorum. Fırçayı sanki gözün içine sokacakmış gibi dimdik tutuyor, böylece maskara kirpik diplerinde birikmeden yoğun hacim sağlıyor.

Sizlerle paylaşmadan edemeyeceğim, Eyeliner Pencil'in İstanbul isimli bir rengi de mevcut. Koleksiyona yeni girmiş. Meneviş mavisi olarak adlandırabileceğim, içinde lila tonları barındıran bir mavi. Çok güzel, o da listemde.

Kirpik kıvırıcı en son devreye giriyor. Bu da beni şaşırtıyor. Hemen Federico'ya soruyorum: Neden makyajın sonunda kıvırıyoruz kirpikleri? "Eğer doğal bir görüntü peşindeysek, kirpikleri maskara sürmeden kıvırmak lazım. Böylesine güçlü bir göz makyajı yaparken ise tam tersi. Maskara sonrası kirpik kıvırmak, onları saç spreyiyle sabitlemeye benziyor. Ekstra kıvrım, ekstra kalıcılık demek."




























































Her ne kadar bu sezon hem gözler hem de dudaklar renk yağmuruna tutuluyor olsa da Federico, Naz'ın gün ortasında bir alışveriş merkezinde olduğunu ve Dior defilesinde podyumda yürümeyeceğini hatırlayarak yanakları Sex Appeal ile belli belirsiz renklendiriyor. Dudakların etrafını kapatıcı ile şöyle bir temizleyip, kendine güzel bir alan yarattıktan sonra özündeki mango yağıyla nemlendirici özelliğe de sahip Pure Matte Lipstick'in Tashkent rengiyle Naz'ın dudaklarını nötr bir renkle kaplıyor. Sürüşü çok farklı. Dudağı minik minik parçalara bölüp, her parçanın üzerinden dikey ve kısa hareketlerle birkaç kere geçiyor. (Bir şeyleri bugüne kadar çok yanlış yapmışım, bundan sonra ben de parsel parsel süreceğim rujlarımı!) Makyaj öncesi dudaklarının kuruluğundan şikayet eden Naz, 'mat ruj' haberine hiç sevinmiyor en başta. Sonucu gördüğünde ise o da memnun kalıyor. Dudakları pütür pütür ve kuru görünmüyor. Velvet Gloss Lip Pencil'in Hopi rengi, Naz'ın makyajının son dokunuşu olacak. Pembemsi bir karamelden ve muhteşem, kaygan bir yapıdan bahsediyoruz.























Şu üstteki fırçaya bakar mısınız?!? Daha güzel ve şık bir şey olabilir mi? NARS Kabuki fırça. Sanki Federico'ya makyaj büyücüsü, büyük büyük büyük dedesinden miras kalmış gibi... her an üzerine çıkıp havalanabilir! Makyaj bittiğine göre Naz ve Federico'nun yapması gereken tek şey objektife bakmak ve makyaj arkadaşlıklarını kutsayan mutlu bir poz vermek. Zaten onlar da aynen böyle yapıyor. Federico'nun tatlı sohbetinden ve İngiliz aksanından zorlukla ayrılarak kendimizi sokaklara atıyoruz yeniden. Listemiz öncesine göre çok daha kabarık, durumumuz fena.



























Federico, hafta sonu boyunca Nişantaşı City's NARS mağazasında olacak. Bugün ise Capacity Sephora'da. Sizlerin yerinde olsam iki soru sormak için bile olsa bu üstadı bir ziyaret ederim. 'Fondöteni neyle karıştırıp kullanıyorsun' soruma da Orgasm aydınlatıcı dedi ya! Ölsem de gam yemem artık! Altta gördüğünüz chart'ta ise Naz'ın makyajında kullanılan renkler mevcut. Gerçeği resminden daha güzel.





























Naz'a her türlü maymunluğu yaptırmaya kararlıyım. O da çok işbirlikçi ve mutlu bir model. Editör olmasının getirdiği bir profesyonelliğe ve rahatlığa sahip. Üstelik şu posterdeki NARS kızından ne eksiği var? Hemen pozunu veriyor.




















































Bu makyajla ilgili en çok hoşuma giden şey uzaktan bakıldığında 'neon-disco drama' hallerinin kesinlikle anlaşılmaması. Hatta Naz'ın sadece eyeliner sürüp çıktığı sanılabilir. Rengi ustaca kullanmak da bu olsa gerek. Yaklaştığınızda ise göz kapağını süsleyen, hiç beklenmedik bir renk kombiniyle karşılaşıyorsunuz. Bir de yakından bakın.



























































Olur da bu makyajı yapmak isterseniz, malzemeleriniz şunlar:
































Federico ve Naz'a teşekkürler eder, sizleri de neon yeşiliyle selamlarım!

30.3.11

Pardon hanımefendi, tırnaklarınız kaç ayar?






























Fotoğrafta gördüğünüz tırnaklar, 10dakika'da daha önce tanıştığınız, pek sevgili arkadaşım Naz Dipçin'e ait. Onlar için başka bir sürü başlık da düşünebilirdim: Goldfingers, Golddigger, Gold Rush gibi gibi...

Sephora İstinyePark'ta NARS'ın muhteşem makyörü Federico'yla tanışmaya giderken bana eşlik eden Naz, (kendisi modellik yaptı, Federico ve maharetli ellerinin hikayesi yarın burada olacak) kendi başlığını kendi buldu.

Naz'ın altın rengi tırnaklarının takma olduğunu söylesem inanır mıydınız? Çünkü hiç takma tırnak gibi görünmüyorlar. Bologna Kozmetik Fuarı'ndan almış, hem dore hem de lamesini. İkisinden de sadece birer adet satın aldığı için biraz pişman. 'Hiç merak etme, bir sonraki sene birlikte alırız' dedim ona.

Bu abartılı tercihi, günlük hayatına bu kadar modern bir şekilde karıştırabilmesini takdir ettim. Son iki sezondur bizim için çok keyifli bir 'oyun alanı' haline gelen tırnaklar, sahip olduğumuz en güçlü aksesuarlardan biri olmaya devam ediyor.

Bazı yararlı karışımlar

Fondöten ve aydınlatıcıyla yaptığım karışımlar, maillerin gelmesine sebep oluyor. Buyrunuz 10dakika'cılar! Buraya tüm farklı rutinlerimi yazıyorum.

Eğer cildimin beni pek de takmadığı, kontrolden çıktığı, kızarıklık ve pütürüklerle dolu bir güne uyanmışsam:
Açıkçası bu, nadiren karşılaştığım bir durum. Etkisi sevimsiz ve büyük olduğundan en iyi savaşçıları devreye sokmak gerekiyor. Benim bu durumda tercihim Lancome Teint Miracle fondöteni, NARS Orgasm İlluminator'la ve Estée Lauder Idealist cilt serumuyla karıştırıp tüm yüzüme eşit şekilde dağıtmak. Cildim renk ve doku konusunda beni hayal kırıklığına uğratıyorsa ellerim yerine bir makyaj fırçasını kullanmayı da tercih ediyorum. Bu bazın üzerine Benefit Georgia'yı (içinde şeftali tonları bulunduran, cilde taze ve renkli bir görünüm veren ama asla turunculaştırmayan yüz pudrası) sürüyorum.

Eğer pek de fena bir günümde değilsem ama yine de cildimi şöyle bir toparlamak istiyorsam:
Benefit Girl Meets Pearl aydınlatıcıyla krem kapatıcımı birbirine karıştırıyorum. Genelde göz çevresi ve gün boyu rötuş için kullanılan kapatıcılar (aka concealer) bir aydınlatıcıyla karıştırıldığında sıvılaşıyor ve yumuşuyor. Aslında bir nevi kendi fondöteninizi kendiniz yaratmış oluyorsunuz. Kapatıcının dokusu, fondötene göre çok daha yoğun ve ısrarcı. Gün boyu yüzünüzü terk etmiyor. Bu karışımı yüzüme sürdükten sonra eğer ki daha fazlasına ihtiyacım olduğunu düşünüyorsam Sephora'nın mineral pudrasını ya da NARS Pressed Powder'ın Dessert rengini kullanıyorum.


Eğer cildimin şahane göründüğü bir günümdeysem:
Yine de bir şeyler sürmeden duramadığım için Benefit You Rebel Lite renkli nemlendiricime sığınıyorum. Yüzü parlak ve nemli gösteriyor. Bu görüntüyü matlaştırmamak için mutlaka toz pudra tercih ediyorum. NARS Loose Powder ya da Givenchy ile tanışmamı sağlayan Air Sensation Loose Powder Quartet, banyo raflarımın kalıcı konukları.


Tüm bu makyaj rutinlerinin dışında:
Haftada iki kere Strivectin-SD Instant Retexturizing Scrub'la peeling yapıyorum ve haftada bir de Herborist'in aynı zamanda peeling görevi de gören, T'ai Chi maskesini uyguluyorum.


Bu yazıda neden hiç resim olmadığını merak edenleriniz olacaktır mutlaka. Reçete yazan doktor edamı ve ciddiyetimi bozmak istemedim...

Pırıldayın ve parıldayın 10dakika'cılar!

29.3.11

Oyum: Çekimser


























Katie Holmes, her zamanki 'su-sabun-toka' rutinini bozmuş ve bizi bekleyen yaz sezonunun en keyifli öğelerinden birini denemeye karar vermiş: Renkli far. Güzel, denesin tabii. Mavi ve yeşil farlar, hem Chanel hem de 3.1 Phillip Lim defilelerinde griyle kombinlendi. Gözkapağında griyle karışan iki ana renk, biraz daha sakinleşiyor. Böyle bir makyaj yapıldığında, saçların yüzden mümkün olduğunca gerilere itilmesi ve göz makyajının ortaya çıkarılması taraftarıyım. Renkli far, bizleri tek bir darbede 80'lere ve hatta 90'lara götürebildiğinden saç modelinin modern olmasına özellikle özen göstermek gerek. (Bakınız alttaki Phillip Lim makyajına ve saçına, tertemiz bir görüntü) Sanırım Katie Holmes'un makyajından ziyade bu makyajla tercih ettiği saç modeli konusunda çekimserim.



















































Gelelim Jessica Alba'nın hem mavi farlı hem bolca eye-liner'lı hem de örgü topuzlu haline... ya da belki hiç gelmeyelim, görmeyelim bunu. Sienna Miller (altta), aynı topuzu yaptığında takvimler 2008'i gösteriyordu. Grek tanrıçalarını andıran elbisesinin içinde o topuz, şaşırtıcı bir tazelikteydi. Yerine çok yakışıyordu ve hiç yakışmıyordu. Kendisinin fotoğrafı o sene tüm güzellik sayfalarında görülmüştü. Bu olay tam üç sene önceydi. İlla örgülü bir topuz yapılacaksa ve illa eskilere gidilecekse Sophie Théallet'nin en altta gördüğünüz topuzunu önereceğim. Chignon, altın günlerini yaşıyor. Çok şık ve zarif bir seçim ama bence en güzel ve iddialı chignon, ya 'saç şöyle bir toplanmış' gibi durduğunda ortaya çıkıyor ya da gerçekten daha önce hiç denenmemiş bir şeyleri denemek gerekiyor. Jessica Alba'nın bu görüntüsünü bayatlamış buldum. Bir de böyle bir topuzda saç elektriklenmemeli, teller bir saç kremi (eğer yanınızda yoksa el kremi de böyle durumlarda çok işe yarıyor) yardımıyla yatıştırılmalı.



28.3.11

10dakikagecikiyorum Elele'de


























Evet efendim, Elele dergisinin Nisan sayısında işte şu müstehzi ifadeyle yer aldım. Aslında yer alan şey, benden ziyade 10dakika... Elele Güzellik Editörü Eda Şentürk'e buradan da teşekkürlerimi sunarım.

Cildimizin 'Gladyatör'ü: Brokoli



















Brokoli gibi faydalı bir sebzeyi seven şanslı insanlardanım. Sindirim sistemine çok iyi geldiği, vitamin ve minerallerle dolu olduğunu biliyordum, zaten Bonzai ağacına benzeyen bir sebzeden de tersini bekleyemeyiz. Brokoli cilt için de çok faydalıymış meğer. Cildi arındırıyormuş, yaşlanma belirtilerini geciktiriyormuş. Bir dönem tüm kadınlar bardak bardak nar suyu içiyorlardı ya, işte yeni hedefleri brokoli çorbası olmalı. Tüh, bahar da geldi.

Biotherm, neredeyse tamamen doğal bir serum sürdü piyasaya. İçeriği çoğunlukla doğal özlerden oluştuğu, kozmetikte ürünü koruma, saklama amaçlı kullanılan yapay maddelerden nasibini almadığı için Skin Ergetic serumunuzu kendiniz aktive ediyorsunuz. Aktive ettikten sonraki üç ayda cildinizde gözle görülür değişiklikler vaat ediyor Biotherm.

Brokoli, soya filizi ve elma ekstresinden aldığı vitamin ve özleri, limon ve şekerde bulunan AHA ile birleştiriyor. Bu AHA, 80'lerde bizi 'Take On Me' ile büyüleyen Norveçli gruptan bile daha güzel bir şey. 30-45 yaş arası kadınların cildi için en azından…

Skin Ergetic, gündüz ve gece kremiyle tamamlanıyor. Serumu sabah ve akşam kullanıyorsunuz. AHA, bazı ciltlerde kurumaya sebep oluyor. Nem açısından yüksek bir gündüz kremiyle kullanılmasını tavsiye ediyorum. Turuncu kavanoz gündüz, mor kavanoz ise gece için. Birisi nemlendiriyor ve aydınlatıyor. Diğeri siz uyurken cildi yeniliyor, yaşlanma belirtilerine karşı brokolili serumla takım olup canla başla savaşıyor.

Sebzelerin savaşı başlasın!

25.3.11

Sephora Demirören İstiklal...


























... cadde üzerinde oluşu, büyüklüğü ve konumuyla bana Avrupa'daki Sephora'ları en çok hatırlatan mağaza oldu. Benefit Brow Bar da içerideki yerini almış. Rexaline'le cilt bakımı yaptırmak mümkün. Bana mı öyle geldi bilmiyorum, sanki diğer Sephora'larda bu kadar çeşitli ve fazla ürün yokmuş izlenimine kapıldım. Dayanamadım, yukarıda gördüğünüz Benefit Mr. Brigt'ı da çantaya indirdim.

Bahar günlerimi 'aydınlatacak' taze bir haber!

























"B.Right. Radiant Skincare by Benefit" Makyaj mucizelerine yıllardır keyif ve heyecanla şahit olduğum Amerikan markası, yeni cilt bakım serisini bu kelimelerle tanıtmış. Günümüzün en büyük ciltsel arzularından biri başrolde: Aydınlanma. Benefit'in mizah dolu yaklaşımı yine kendini göstermiş, ortaya ambalaj ve şişe tasarımıyla eski eczaneleri ve büyücülerin iksirlerini bir araya getiren bir tasarım çıkmış. Ürünlerin içeriği zengin, formülleri harika, uygulaması basit, hedefi tek. Cildi makyaj malzemelerinin yardımı olmadan, nemlendirerek aydınlatmak.


















İlk kez bir cilt bakım serisinde, cilt temizlik aşamasında aydınlanmaya başlıyor. Remove It makyaj temizleyici, Foamingly Clean köpük ve Refined Polish arındırıcının ardından sıra, üç adımda cildi bir nem havuzuna dönüştüren Moisture Prep losyon tonik, Triple Performing Emulsion, (Emulsion benim en sevdiğim kelimelerden biri, losyon yapısıyla cildi fazla yağlandırmayan, en hafifinden nemlendirici olarak tercüme edilebilir) ve Total Moisture cilt kremine geliyor.






















Temizlenme ve nemlenme işlemlerinin ardından iki güçlü savaşçıyı devreye sokabilirsiniz: It's Potent göz kremi ve Ultra Radiance aydınlatıcı. İkisini de denemek için sabırsızlanıyorum! Buyrun, seriye bir de şuradan bakın:





23.3.11

Eyeliner sanatı






































Vogue Italia'nın kış sayılarından birinde yer alan bu çekim, aslında önümüzdeki yazın makyaj trendlerinden birini ele almış: Yoğun eyeliner ve turuncu dudaklar. Böylesine iddialı bir göz makyajı gördüğümde hep aynı soruyu soruyorum kendime: "Acaba işe incecik bir çizgi çekerek başlayınca nasıl böyle bir sonuca varılıyor? Bunlar planlı hareketler mi yoksa bırakmalı mıyız fırçayı... istediği yere gitsin."

'A Single Man'de hummalı ve titiz bir eyeliner harekatına girişen Julianne Moore ve 'Great Expectations'da delilikle makyajı birbirine karıştıran Anne Bancroft, bu soruma iki farklı cevap veriyor adeta. İkisine de Benefit Magic Ink'li sevgilerimi yolluyorum.

Not: Eğerki bu filmleri seyretmediyseniz hemen ekran başına! Marş marş!








22.3.11

Nem oranı: -34567





















Takvimlerin 22 Mart'ı göstermesine aldanmayın. Şu günlerde, içinde bir oraya bir buraya savrulduğumuz rüzgarlı soğuklar bize tek bir mevsimi işaret ediyor. O da kış. Bu hafta boyunca, cildinize her zamankinden daha da anlayışlı ve nazik davranmanız gerekiyor. Çantanızdan iyi bir vücut nemlendiricisini ve dudak balsamını eksik etmeyin. Saçlarınız rüzgarda uçuşurken pek hoş görünebilir, ne yazık ki bu efekt, onların da aynı cildiniz gibi kurumasını engellemiyor. İşe 'Broken English'te Parker Posey'nin yaptığı gibi, cildinizi temizleyen bir maske ile başlayın. Böylece nemlendiriciniz daha da derinlere inecektir.



















Ondan sonra da çantanıza şu ürünleri attığınızdan emin olun:

- Sephora Head To Toe Hydrator (İsmini ciddiye almış olacağım ki saçlarıma da sürüyorum ben bunu. Bayağı da iyi geliyor.)























- Sephora Lip Balm SPF 15 (Yenilenen cilt bakım serisindeki favorilerimden biri)
















- Sephora Express Nail & Cuticle Core Pencil (Tırnak etlerinizin kuruma ve parça parça olma hızına yetişemeyebilirsiniz, her daim çantanızda bulunsun. 1 2 3... İttirin!)



















Bunun dışında tüm vücudunuzu zeytinyağı ve süt gibi, banyonuzdan çok mutfağınıza soktuğunuz ürünlerle yıkamanızı tavsiye ediyorum. Hatta saçlarınıza da bol bol zeytinyağı sürmenizi. Gün boyunca en az 3 litre su içmenizi ve her şişeyi elinize alışta el kreminizi tazelemenizi...