Sabah ve akşam... Etti 10!

Dakika değil... 10 adet ürün... Cilt bakımı rutinime yaptığım son eklemelerle, 'markalar birliği' senesini resmen başlatmış bulunuyorum. Shiseido, Rexaline, Estée Lauder, Sisley, Sephora, 02 D-Biotic. Japonya'dan Paris'e, oradan Amerika'ya uzanıyorum. Her gün ve her gece.

Cilt bakımı rutinim, artistik jimnastiği andırıyor: Makyajından temizleme sütüyle kurtul, göz makyajın da varsa ona ayrıca özen göster, çiçekli toniği pamukla tüm yüzünde gezdir, bir tur yetmez ikiye çık, serumdan birkaç damlayı parmak uçlarına akıt, yüzdeki kilit noktalara hafif ve hızlı bir dokunuşla ürünü yerleştir, ürünü yine aynı şekilde cilde yedir, kapağı kapat, kreminkini aç, aynı şekilde 1 2 3... göz kremine geldi sıra.... parmak uçların yine başrolde, o minnacık ambalajdan bezelye tanesinin yarısı kadar göz kremini al, göz çevrene pıt pıt pıt sesi çıkaracak hareketlerle eşit şekilde dağıt... sonra aynada kendine bir bak... yarın sabaha cildinin ne kadar güzel, tam kıvamında nemli, yağsız görüneceğini düşün...

Bu, gece rutinim. 02 D-Biotic, Sephora, Sisley, Shiseido, Estée Lauder, Shiseido, Estée Lauder... hep aynı düzende.... her gece... bu şekilde diziliyor markalar banyomda.

Sonra sabah...

Toniğe sarıl (dişlerimi fırçaladığımı belirtmeme gerek yok herhalde, hmmmm?), iki tur at, misler gibi kokan üzüm, nane, bitki özlü canlandırıcı başka bir tonikle yüzü uyandır, üzerine dünyanın en iyi ve etkili nemlendirici serumundan birkaç damlacık, başlasın parmak masajları, sonra gelsin aydınlatıcı krem, üzerine tabii ki SPF!!!

Ve işte tamam. Cildim gereken her türlü muameleyi gördü. O bana, ben de ona minnettar. Demek ki bugün, iyi anlaşacağız. Beni yarı yolda bırakmayacak. 'Yüzümü kara çıkarmayacak', pırıl pırıl ve aydınlık devam edeceğiz. Gözenekler sıkı, nem oranı yüksek, koruma tam, güneş ışınlarına bizden bir adet NANİK! Bu rutini bozmadan, aksatmadan devam edeceğim için 55 yaşıma geldiğimde de aynı memnuniyetle bakıyor olacağım aynaya.

Bir serum manyağı oldum çıktım. Sephora raflarındaki tüm serumlarla yakından ilgileniyorum. Cilt bakımının kare ası onlar.

Estée Lauder'ın Idealist serumu, tüm kadınların hayatına girmeli mesela bence... Advanced Night Repair Eye Serum'a en başta çekinerek yaklaştım. 30 yaşında, cildimin aslında ihtiyacı yokken, gereksiz önlemler almaya başlamak istemiyordum. Çok ve yanlış ürün kullanmak da hiç ürün kullanmamak kadar tehlikeli ne de olsa... Ancak Sephora Astoria'daki pek tatlı cilt bakım uzmanı beni ikna etti. 'Bitki özlerinin kokusunu duyacaksınız, göz çevreniz hiç yağlanmayacak, ben 25 yaşımdan beri kullanıyorum' dedi. Ben de denemeye karar verdim. Dokusuna da kokusuna da bayıldım. İşe yarayan bir cilt bakım ürünü gibi kokuyor. 'Okyanus' ya da 'çilek' gibi, cilt bakımıyla hiç bağdaşmayan, yapay bir koku barındırmıyor. Biraz ilaç gibi kokuyor yani... (Eczane kokusuna bayılırım, aynı takımdaysak siz de seveceksiniz bu göz mucizesinin esansını.)

Rexaline'den daha önce defalarca bahsettim. Her yaş, her cilt, her ırk, her cins için yaratılmış, 'nem' konusunda iddialı bir marka. Yağ barındırmıyor. Cildi yağlandırarak nemlendirmiyor. Her ürününü çok seviyorum ama bu serumu tek geçerim.

'Bu kadar çok serumu ne yapıyorsun?' diye soranlarınız olacaktır mutlaka... Bir tanesi gözeneklerimi sıkılaştırıyor, bir tanesi nem takviyesi yapıyor, bir diğeri aydınlatıyor ve yıllar önce cildime büyük haksızlık yaparak güneşte kaldığım saatlerin izlerini siliyor... yani lekeleri tedavi ediyor.

Fazla mı? Bence az bile!