31.8.10

Bir kızın incilerle tanıştığı an...


Hayır, bu an değil. Gerçi Carrie Bradshaw'un topuzlarını ne kadar sevdiğimi ve sadece o topuzları yapabilmek için saçlarımı uzatmak istediğimi söylememde bir sakınca olmasa gerek...



Lady Gaga'nın Amfar'a katılırken yaptığı bu muhteşem incili makyaj karşısında şapkamı saygıyla çıkarıyor olsam da... bir kızın incilerle tanıştığı an, bu da değil.





Bir kızın incilerle tanıştığı an, bu sabah. Benefit Girl Meets Pearl'ü benim sürdüğüm an... O pırıl pırıl, ışıklar saçan, başka hiçbir şey sürmeme gerek bırakmayan ciltle tanıştığım an... Benefit meraklıları, Moon Beam ve High Beam efsanelerini ezbere biliyorlardır eminim ama markayla Sephora sayesinde geçtiğimiz senelerde ilk defa tanışanlar için kısa bir özet geçeyim. Bir oje şişesini andıran ambalajlarında, sağlık ve ışık fışkıran bir cilde giden gizli yolun saklı olduğu Moon Beam, dore tonlarında bir pembe aydınlatıcı. High Beam ise biraz daha soğuk, biraz daha gümüşe bakan bir pembe. Ancak cilde sürüldüğünde o pembelik, yerini renksiz bir ışığa bırakıyor.


İşte Girl Meets Pearl, bu iki ürünün bir karışımı gibi. Çok daha zeki, kullanışlı, bir o kadar da süslü ve komik bir ambalajda karşımıza çıkıyor Benefit'in son mucizesi. Kapağı açtığınızda karşınıza çıkan plastik bariyeri kaldırıp, alt kısımdaki oynar parçayı, aynı bir kalemi açmak istediğinizde yaptığınız gibi çevirmeye başlıyorsunuz. Siz çevirdikçe üst kısımdaki yuvarlak deliklerden, aynı inci taneleri şeklinde, ürün beliriveriyor. İnci baloncukları yeterli büyüklüğe ulaştığında bir stick edasında yanaklarınıza dayıyorsunuz Girl Meets Pearl'ü. Ve o muhteşem parlaklığa kavuşuyorsunuz. Mesela Emmy gecesinde porselen cildine hayran kaldığım Elizabeth Moss'unkine benzer (altta sağda) bir hale geliyorsunuz.


Emmy'lerin en beğendiğim makyajı Tina Fey'e (üstte solda) ait. Hafif kuyruklu eye-liner'ı, yanaklarındaki şeftali rengi ve Chanel Rouge Coco Rose Dantelle ile renklendirilmiş olduğunu tahmin ettiğim pembe dudakları çok hoşuma gitti. Ne eksik, ne fazla...



'Elbisene göre makyaj yap' trendinin uygulanmış olması da gözümden kaçmadı. Kyra Sedgwick (üstte solda), elbisesiyle aynı renkte ruj sürmüş. Anna Paquin (üstte sağda), Alexander McQueen tasarımı kuş kanatlarıyla uyumlu, bronz tonda bir far tercih etmiş... Önümüzdeki sezonun 'hanımefendi ol, edepli ol' hallerini düşününce, bu tip elbise-makyaj kombinlerine daha çok rastlayacağız gibi geliyor bana.

30.8.10

True Blue



W'nun Eylül sayısında Lara Stone'un bu muhteşem hallerini ve makyajını gördüğüm an, aklıma Madonna'nın Bedtime Stories'deki yine aynı derecede muhteşem halleri geldi. Sanki Bedtime Stories'in albüm kapağıyla, Maddy'nin klipteki görüntüsünün bir karışımı olmuş Lara. Hem saç hem de makyaj çok başarılı bence. Kış sezonuna yönelik bir moda çekiminde su yeşilinin, mavilere karışıp, gözleri bir maske gibi sarmasını da çok sevdim. Yazın yapılması beklenirken hoş bir süpriz olarak çıkıyor karşımıza. Bir de tabii ki o platinlik, o çipillik ve o kaşsızlık... Çok iddialı ama çok güzel.



Gözlerinizi su renkleri ile sarıp sarmalarken, (hele bir de sarı ya da platin saçlıysanız) allık seçiminiz kayısı tonlarında gitmeli. Gözlerde mavi yeşile, yanaklarda ise somon, kayısı rengine karışmalı... Bal kabağından hallice yani... Maskara, kirpikleri belirginleştirip, bakışları derinleştirmek için şart. Böyle bir makyajı asla maskarasız uygulamayın. Rujunuz, elmacık kemiklerinizi takiben aynı tonlarda olmalı. Parlak olmamalı, yarı mat bir seçim yapabilirsiniz.
İşte en güzel mavi-yeşiller aşağıda:

NARS DUO EYE-SHADOW BURN IT BLUE

Çok yoğun ve koyu bir renk gibi görünüyor ancak işin aslı bambaşka. Gözlerinize sürdüğünüzde mavi bir toz bulutu ve denizin en güzel zamanında aldığı o yeşil ton birbirine karışıyor. Renkleri ayrı ayrı kullanmak yerine karıştırmayı deneyin. François Nars'ın yarattığı paletlerde, en güzel renk, karışımlardan çıkıyor.


SHISEIDO HYDRO-POWER EYESHADOW AQUA SHIMMER

Köpük-krem arası ilginç yapısıyla Shiseido'nun bu farı, her ne kadar geçtiğimiz sezonlara ait olsa da halen bulunabiliyor. Bunu aşağıda gördüğünüz Sephora ile karıştırdığınızda Lara'nın göz kapaklarındaki o muhteşem rengi elde ediyorsunuz. Unutmayın: Farı bir fırça yardımıyla ya da parmaklarınızı kullanarak yaymak, eşit bir şekilde dağılmasını sağlamak ve uçlara doğru iyice inceltmek ve yok etmek çok mühim.


SEPHORA CHROME MONO EYESHADOW TEAL TURQUOISE

Her kadının makyaj çantasında bu renk bulunmalı. Mavi gözlüler, baz olarak kullanabilir. Yeşil gözlüler, göz pınarlarına böyle bir renkle ışık verebilir. Esmerler, kahverengi ya da siyah gözlerine böyle bir mavi tonuyla yumuşaklık kazandırabilir.

29.8.10

Herkes tırnaklarını asker yeşiline boyasın! Marş marş!



Garancé Dore öyle demiş çünkü. Hatta bununla da yetinmemiş, bir de çizmiş o tırnakları. Chanel'in iki yeni rengi heyecanla bekleniyormuş, o da hemen sürmek istiyormuş. Purple Khaki ve Rose Khaki. Particulieré çılgınlığından sonra (hani şu çamura bulanmış vizon renginden bahsediyorum Chanel'in) marka, yine aynı tonlarda devam ediyor. Acaba buralara ne zaman gelecek? Geldiği zaman bulabilecek miyiz? Bu arada, yeni sezonun hit oje renkleri gri ve haki. Yani bu da demek oluyor ki diğer markalarda da şansımızı deneyebileceğiz. Hakinin hemen hemen her renge ne kadar yakıştığını düşünecek olursak (haki-kırmızı, haki-lacivert, haki-siyah, haki-gri) Rose Khaki ve Purple Khaki'nin düz bir kıyafeti baştan yaratacağına da ikna oluruz. Oluruz değil mi? Siz, ben ve Garancé. Arada, Rose Khaki gül kurusu ve hakinin bir karışımı. Purple Khaki ise daha koyu bir renk, morlu bir haki. İşte şunun gibi bir şey:

27.8.10

Neden 'makyajını silmeden yatma' der büyüklerimiz?


Fazla söze ne hacet. Şu yukarıdaki pamuklara dikkatle bakmanızı rica ediyorum. Hiç de ağır olmayan, günlük bir makyajdan, gecenin sonunda (1:00) geriye kalanlar onlar. Düşünün ki, makyajınızı silmediğinizde, bu fazlalıklarla uykuya yatıyorsunuz ve uykuda kendini yenilemeye, dinlendirmeye çalışan cildinizin üzerini böyle bir toz ve pislik bulutu kaplıyor. İçinizi daha fazla karartmadan, göz makyajı çıkarmada bana çok yardımcı olan süper üçlüyü açıklayayım en iyisi...


LANCOME BI-FACIL

Ondan daha iyisi yok bence. Waterproof maskara filan dinlemiyor, gözleri hiç yakmıyor. Çok kaygan ama yağlandırmıyor. Her şeyi tek silişte alıp götürüyor. O, benim kahramanım!


SEPHORA EYE MAKE UP REMOVER
İki dokulu makyaj temizleyicilerin en iyilerinden biri de bu minnacık, tombulcuk şişenin içinde. Seyahate giderken yanımda götürmek de çok kolay. Minicik olduğu için her çantanın içine sığıyor. Sağa sola da akmıyor.

DIOR DUO MAGIQUE

Bunu da çok severek kullanmıştım bir aralar... Hala piyasada olması içimi rahatlatıyor. Sürmeden önce kokteyl gibi sallamanız lazım biraz. O iki renk, hafif baloncuklu, tek bir renk haline gelmeli. Sonrası, bir saniyede halloluyor zaten.

IFW 2010'dan oje manzaraları

Bir kere şunu anlamış bulundum ki biz oje konseptiyle artık barışmışız. Mavi, sarı, somon, mat beyaz, gri, lacivert, çimen yeşili gibi renkleri benimsemişiz. Tüm bu çılgın renk skalasının içinde, zaman zaman çıplak tırnaklar görmek de keyifli oluyor tabii. Bir es bir nefes... Bir anlık mola... İşte IFW 2010'da görünce çekmeden duramadığım bazı ojeler ve sahibeleri!


ELİF:

Bu sezon büyük sükse yapan Chanel Particuliére, Elif'in gözdelerinden. Kısacık tırnaklarına mutlaka oje sürüyor. Bir sonraki favorisi ise Sephora'nın Sonbahar/Kış koleksiyonundaki gri tonları. "Minicik ya şişeleri... Grinin her tonundan bir tane almayı planlıyorum' diyor.

BUĞU:

Buğu'nun koyu yeşil ojelerini çekmek istediğimde 'biraz bozuldular ama' dese de, böyle bir rengi böylesi bir rahatlıkla taşıyan birini kaçırmak istemeyerek bastım deklanşöre! Bu rengi şu an Sephora'da bulabileceğinizi belirtmekten mutluluk duyarım efendim! Herkes yeşillensin.


NAZ:

Naz, gerçek bir oje jürisi. Her ojeyi bilir, her rengi kullanır. Manikür-pedikür konusunda usta olduğunu söyleyebilirim. Onu böyle ojesiz (ama yüzüklü) yakalamışken ve tam da 'e nerede senin o çılgın turuncuların, somonların' diye soracakken kendisinden şöyle bir yorum geldi: "Fluo serisindeki tüm o neon törpülerden, topuk ponzalarından, tırnak makaslarından istiyorum. Haftaya gidelim mi?" Gidelim, buradan söz vermiş olayım.


TUĞÇE:

Tığçe, genellikle bordo, kahverengi ve mürdüm gibi koyu tonları kullanıyor. Chanel Rouge Noir, klasiklerinden... Mavi kolyeleri, koyu gül kurusu elbisesi ve bordo tırnaklarını çok yakıştırdım birbirine.



BAŞAK:

Başak da 10dakikagecikiyorum'un çıplak tırnaklı konuklarından biri oldu. Aynı Naz gibi, onun da manikürlü ama ojesiz tırnaklarını ve harika bir şekilde kombinlediği şu 'Pop Barış Manço' halini çok sevdim.


SELEN:

İşte benim çok sevdiğim, bu sezon piyasaya çıkışını rengarenk bir bayramla kutladığım ama kendime bir türlü yakıştıramadığım ojeyi sürmüş Selen. Kıskanarak koyuyorum buraya.



Zeynep Özatalay'dan 10 dakika'ya hediye



Hayır, bu yukarıda gördüğünüz illüstrasyon değil... En tepeye bakınız! Bu arada küllü saçlar hakkında ne düşünüyorsunuz? Neyse, konudan konuya atlamadan devam edelim. http://www.zeynepozatalay.net adresini tıkladığınızda Zeynep'in hikayesi ve işleriyle tanışabilirsiniz. Kendisine yeni title için binlerce kere teşekkür ediyorum!

Bugün, IFW'den oje manzaralarıyla devam edeceğiz. Stay tuned!

26.8.10

IFW 2010'dan makyaj manzaraları


ZEYNEP TOSUN: Zeynep Tosun'un hardal rengi, uçuk mavi ve somon gibi romantik renkleriyle uyumlu, yumuşak bir makyajla karşılaştık podyumda. Saç ve makyaj, çabasız ve doğal görünümlüydü. Sanki modeller yataktan kalkmış da olanca güzellikleriyle hemen defileye gelivermişler gibi... Taze, genç ve çok güzel...


GÜNSELİ TÜRKAY: Günseli Türkay ise oldukça iddialı bir makyajla karşıladı moda severleri. Zeynep Tosun'daki sadeliği ve doğallığı ne kadar beğendiysem, yakut rengi ve Parliament mavisi ışıklar saçan göz makyajını da o kadar beğendim. Ya da bilemedim... Acaba o kenarlardaki Osmanlı çarığı gibi kıvrılmış eye-liner olmasaydı daha mı iyi olurdu?


ATIL KUTOĞLU: Şeftali rengi yanaklar, mavi ve gümüşle aydınlatılmış gözler, duru ve bronz bir ten... Atıl Kutoğlu, seksi ve sofistike bir yerlerde durmayı arzulamış saç ve makyaj konusunda. Diğer defilelerdeki kendi halindelik Kutoğlu defilesinde daha net ve köşeli bir yerlere taşınmış sanki...


BORA AKSU: Pastel, romantik, düşsel... Londra'dan Bora Aksu ile birlikte gelen genç ve taze İngiliz kızları, aynı şu yukarıda gördüğünüz fotoğraftaki ballı kızıl saçlarıyla son derece uyumlu, bir o kadar da güçlü turuncu tonlarındaki allıklarıyla dikkatimi çektiler. Gözler çıplak ve kirpiksizdi. Öte yandan gözlerin hemen altından başlayıp elmacık kemiklerini kaplayan allık, tek başına yeterince etkiliydi zaten... Bora Aksu defilesinde hem müzikleri hem de saç ve makyajı beğendim. Acaba Benefit Georgia ve NARS Taj-Mahal'i karıştırsam şu görüntüyü elde edebilir miyim?
Eklemeden geçemeyeceğim bir not: En güzel saç ve makyajları İTÜ Taşkışla Binası'nın içindeki bahçede görüyorum. Defileyi izlemeye gelen bloggerlar, yabancı basın, İstanbul gençliği ne stil ne de güzellik konusunda modelleri aratmıyor.

24.8.10

Sephora.com'da en çok satanlar

Her gün bakarım sephora.com'a. Çok satanlar listesi de ilk tıkladığım bölümlerden biri olur. Sonra da hızımı alamayıp favori markalarımın sayfasına giderim. Sonra bir de parfümlere bakarım. Yeni çıkan parfümleri ve parfüm dünyasında son zamanlarda hangi notaların tercih edildiğini çılgın bir iştahla okurum. İşte bugün, sitenin en çok satan altı ürünü şu şekilde sıralanıyor. (Neden beş değil de altı diye soracak olanlara benden koca bir gülücük)

BİRİNCİ/Bare Minerals Bare Escentuals SPF 15 Foundation
Mineral makyajın devlerinden biri. Dokusu çok çekici ancak toz fondötenler konusunda çok çekimserim ben.





İKİNCİ/Dior DiorShow Maximizer Lash Plumping Serum
İşte bu ürünü merak ediyorum. DiorShow maskara, hem podyumların hem de sokakların favorilerinden. Siz de kullanıyorsunuz Eva Herzigova da... Lash Plumping Serum, maskaranın altına sürülen ya da tek başına kullanılabilen, doygunlaştırıcı bir bakım ürünü olmalı. Yani bu da demek oluyor ki hemen denenmeli ve notu verilmeli!





ÜÇÜNCÜ/ Sephora By OPI It's All About Me Oje
Haydi bize de gelsin artık Sephora by OPI koleksiyonu. Bu rengin dışında bir de ördek başı yeşili var ki geceleri rüyalarıma giriyor.





DÖRDÜNCÜ/ NARS Orgasm Blush
Bu listeyi hiç terk etmeyen bir klasik NARS Orgasm allık. Hep var, hiç gitmiyor. Piyasaya ilk çıktığında haftalarca, hatta aylarca bir numaradan inmemişti. Aynı Beyoncé şarkıları gibi...


BEŞİNCİ/Make Up Forever HD Invisible Liquid Foundation
Bir teknolojik makyaj ürünü daha... Hiç yokmuşçasına, görünmeyen, fark edilmeyen, high definition fondöten. Bunu da merak ettim.



ALTINCI/Too Faced Naked Eye Soft &Sexy Eye Shadow Collection
Bu ürün Sephora mağazalarında var. Kendisini İstinyePark'ta görmüş, bayağı bir süre de oyalanmıştım başında. Ambalajın üzerinde de görülen şu makyajı yapabilir miyim diye merak etmiştim. Uçlara gölge, göz pınarlarına doğru aydınlık... Bol maskara.



Son zamanlarda çok beğendiklerim


Michelle Williams'ın saçlarını/Jessica Biel'in koyu turanj rujunu
Michelle Williams'ın makyajını da beğendim. Platin ve limon sarısı gibi iddialı sarışınlıklarda fazla makyaj çok abartılı duruyor. Jessica Biel'i de normalde hiç sevmez ve beğenmezken, bu fotoğraftaki karamel balyajı ve çıplak güzelliğiyle kontrast yapan ruju hoşuma gitti.



Jessica Szohr'un vahşi güzelliği/Gisele Bundchen'in dumanlı kedi gözleri
Jessica Szohr da tüm o egzotik güzelliğine rağmen nadiren beğenebildiğim kadınlardan... Bu fotoğrafta göz makyajını çok beğendim. Ama o mu yoksa Gisele mi diye sorulsa... Kesinlikle Gisele'in küllü, dumanlı, buğulu gözleri!


Favorimi sona sakladım
Bilmiyorum bu Madonna 'Ray of Light' zamanı saç modelini ve hem bohem hem de taptaze görünen o makyajı seçebiliyor musunuz bu kadar mesafeden. Ama Drew Barrymore, en güzel hallerinden birinde bence. Öyle ki Tarzan'ın kız arkadaşı Jane kıyafetini bile affedebilirim!

22.8.10

Aşağıdaki cismi tanımlayınız



a)pinpon topu
b)göz kremi
c)yumurta
d)bomba

Yeni sezon makyaj ve bakım ürünlerinin birer birer mağazalara düşmeye başladığı şu dönemde, keyifli deneme seansları gerçekleştiriyorum. Tabii ki bir ürünü bir kere denemek çok da işe yaramıyor, 'istikrar' hayatta olduğu gibi güzellik dünyasında da önemli bir kelime.

Yukarıdaki cisim, bir göz kremi. Cilde çok iyi gelen bir tür yumurta olduğunu söyleyebilseydim keşke! O2 D Biotic, Sephora'nın yeni bombalarından biri, yani aslında d şıkkı da doğru cevap sayılabilir. 30 yaşına geldiğinizde, ya da oralara doğru yaklaştığınızda göz bakımını da ciddiye almaya başlıyorsunuz. Göz çevresinde oluşmaya başlayan minik kırışıklıklar, görülür hale geliyor yavaş yavaş...
İşte dermobiyotiklerle güçlenen bu minik krem, 1 hafta boyunca kullandığınızda hücrelerin oksijenle birleşmesini sağlıyor. Bu da daha iyi nemlenen bir göz çevresi anlamına geliyor. Ambalaj minicik ama zaten sizin de parmak ucunuza mini minna bir parçacık alıp onu göz çevrenize yumuşak vuruşlarla (asla yayarak değil) sürmeniz gerekiyor. Sabah ve akşam kullanıyorsunuz. Ben, ufak da olsa bir fark görebildim. Okuduklarıma bakılırsa yalnız da değilim. 6 haftalık O2 D Biotic kullanımından sonra kadınların %80'i göz halkalarının net biçimde azaldığını ve bakışlarının daha ışıltılı hale geldiğini söylemiş. %95'i ise ciltlerinin daha esnek, daha yumuşak, daha düz ve kaygan hale geldiğini...



Bir de tüm yüz ve gözler için makyaj çıkarıcı bir sütlü suyu var markanın. Ciddi bir gül suyu fanatiği olarak bu daha da çok ilgimi çekti. En güzeli, bu ürünü kullandıktan sonra cildinizi yıkamanız ve nemlendirmeniz gerekmiyor. Eve yorgun argın, çok geç geldiğinizde makyaj pamuğuna biraz sürüp, tek darbeyle hallediyorsunuz her şeyi. Biraz süt, biraz da krem kokuyor. Gözleri yakmıyor. Hem temizleyici hem tonik hem de nemlendirici görevi görüyor. Bir ay süreyle kullanmaya devam edeceğim iki ürünü de. Bakalım kendim 30, göz çevrem 20 yaşında kalabilecek miyiz?


21.8.10

Siyah noktalara 'Pore'fesyonel çözüm



Benefit'in son mucizesi, The Porefessional. İncecik yapılı, kaygan, ten rengi bir balsam. Orta boy bir tüpte, içinde de nasıl kullanılması gerektiğini anlatan, komik ve tatlı bir prospektüsü var. Siyah noktalar, cilt problemlerim sıralamasında yukarılarda olmasa da, Porefessional ilgimi çekti. Çünkü aynı zamanda muhteşem bir makyaj bazı bence. Birazcık Dr.Feelgood'u anımsattı ki, iki ürünün amaçları tamamen farklı. Ortak noktaları yapılarındaki kayganlık ve cilde sürüldüğünde mat ve temiz bir baz elde ediyor olmanız. Bir de ikisi de makyaj üzerine de uygulanabiliyor. Siyah noktalarınız için bir kapatıcı yaratılmış yani.



Şu yukarıdaki pembe kavanoz, dermatolog Gönül Ergenekon'u ziyaret etmiş kişilerin vizesi sayılır. Pasaport kontrolde, bunu göstermeniz gerekir. Mucizevi bir maskedir içindeki. Boya badana hissi verir, tüm cildi örter, ancak tonik yardımıyla çıkar. Gönül Hanım, içine bir adet antibiyotik damlattırır bunun, hazırlayıp size verdikten sonra. Ne alakası var? Var çünkü, gece yatarken yüzüme sürdüğüm bu maskenin sabah kalktığımda cildimde yarattığı tertemiz, yağsız ama kuru olmayan görüntü ve hissin bağımlısı oldum ben. The Porefessional da, işin makyaj kısmını tamamlıyor. Yani benim için o pembe kavanoz ve bu minik, mavi-yeşil tüp bir ikili artık. A Takımı'm. Gönül Ergenekon, siyah noktaların asla sıkılmaması gerektiğini söyler hep. Kendi kendinize sıkmayın, The Porefessional'dan yardım alın sonra da uslu uslu cilt temizliğine gidin derim ben.



Evet, bu yazanlar doğru. Yağsız, hafif, ışık geçiren ve ipeksi bir dokusu var The Porefessional'ın. Bakın nasıl hafifçe parıldıyor parmağımın ucunda...